Sihirli Anahtar

            Bu cuma günü de tıpkı diğer okul günlerinde olduğu gibi, Mösyö Marcel kızı Paula ile asansöre bindi. Beşinci kattan doğruca arabasını park ettiği otoparka indiler. Mösyö Marcel sadece yedi adımda arabasına vardı ve her zamanki el hareketiyle arabanın kapısını açtı. Ancak bugün arabanın kapısını açarken birden ÇAT! diye gelen bir sesten sonra anahtar kırıldı. Mösyö Marcel bunun üzerine sinirli bir şekilde homurdanmaya başladı.

“Babacığım, bu o kadar kötü bir şey değil, yürüyürek de gidebiliriz. Okul sadece bir kilometre uzaklıkta ve ofisine de çok uzak değiliz zaten,”diyen Paula, babasını yatıştırmaya çalıştı.

            Mösyö Marcel anahtarın kırık kısmını anahtar deliğinden çıkarmayı başararak anahtarlıkla birlikte ceketinin iç cebine koydu. Sonra Paula ile birlikte tekrar asansörle bir kat yukardaki zemin kata çıktılar. Mösyö Marcel için bu katın gizemli bir durumu vardı. Aslında bu kata hiç gelmezdi. Çünkü her zaman ya dairesinden otoparka inerdi ya da tam tersi, otoparktan dairesine çıkardı. Beş yıldır burada yaşamasına rağmen, diğer kiracılardan kimseyi tanımıyordu. Oturduğu katta bulunan komşularının bile kim olduğunu hiç bilmiyordu.

            Sokağa çıktıklarında Paula çok sevinçliydi çünkü babası ona tutması için elini uzatmıştı ve ilk kez gerçekten onu dinlemeye başlamıştı. Mösyö Marcel, Paula’yı okula arabayla bıraktığı günlerde direksiyon başında olduğu için bunu hiç yapmazdı, çünkü o zaman radyoda haberleri dinlemekle meşgul olurdu. Paula babasını yol boyunca yönlendirdi ve ona parmağıyla sınıf arkadaşlarının yaşadıkları binaları gösterdi. Mutlu bir şekilde onu parkın içinden geçirerek geceyi orada geçirmiş düzinelerce sığırcık kuşunun cıvıldadığı tuhaf, çarpık bir ağacı işaret etti. Paula babasına ayrıca oradaki dükkanları gösterdi, içlerinde arkadaş canlısı çiçekçinin de bulunduğu tüm satıcılara selam verdi. Mösyö Marcel bu sırada, eve dönüş yolunda karısına buradan birkaç çiçek alabileceğini düşündü.

            Mösyö Marcel işine ilk defa yürüyerek gidiyordu. Daha önce kızıyla hiç bu kadar konuşmamıştı. Aynı zamanda şaşkınlık içindeydi, çünkü arabasıyla geçerken çarşıyı, dükkanları hiç görmemişti. O sırada eski bir hırdavat dükkanı dikkatini çekmişti.  Tabelasında: “Her türlü anahtar onarımı yapılır,” yazıyordu. Artık okula çok uzak olmadıkları için Paula ile vedalaştı. Alnına yumuşak bir öpücük kondurduktan sonra kızına bundan böyle her cuma günü okula yürüyerek gitmelerini istediğine dair teklifte bulundu.

            Bunun üzerine Paula:

            “Ah evet baba! Bu iyi bir fikir! Bunu gerçekten yapar mıyız? Söz mü?” diyerek babasına sorup Mösya Marcel’in “Tabii ki tatlım, söz veriyorum! “ dediğini duyduktan sonra sevinçten zıplayarak okuluna doğru giderken Mösyö Marcel de kırık anahtarı bulmak için ceketinin cebini yokladığı esnada garip görüntülü dükkana girdi. Dükkanın arka tarafında, birçok farklı nesneyle çevrilmiş tezgahın arkasında beyaz saçlı, yaşlı bir adam onu bekliyormuş gibi görünüyordu. Mösyö Marcel, daha hiçbir şey söyleyemeden, yaşlı adam gülümseyerek anahtarı tamir edebileceğini söyledi. Hırdavatçı bir çekmeceyi açtı ve ortaya istiridye gibi açılan tuhaf bir bronz teneke kutuyu çıkarttı. Gülümsemeye devam ederek müşterisinden anahtarı içine koymasını rica etti.

            Mösyö Marcel, anahtarın iki yarısını, kırılma noktaları birbirine temas edecek şekilde dikkatlice kutuya yerleştirdi. Yaşlı adam kapağı kapattı, bazı düğmeleri çevirdi ve küçük bir kolu çekti. Bir anda teneke kutu titreşmeye ve bir ıslık sesi eşliğinde etrafa yeşil bir ışık yaymaya başladı. Bunun üzerine Mösyö Marcel kendisini tedirgin hissederek tezgahın gerisine çekildi.

            Birkaç saniye sonra her şey yeniden sessizliğe büründü. Yaşlı adam: “İşte buyurun, düzeldi,” diyerek mucize cihazı açtı ve artık anahtarını geri alabileceğini söyledi. Mösyö Marcel tezgaha yavaşça yaklaştı ve gözlerine inanamadı. Anahtar sanki yeni gibi görünüyor, tamir edildiğine dair tek bir iz bile göstermiyordu. Dikkatlice iki parmağını uzatıp anahtarını tuttu. Ancak anahtarını kutudan çıkardığında, onun tıpkı bir puding kadar yumuşak olduğunu fark etti. Onun bu haliyle bir kilidi açması mümkün değildi.

            Yaşlı hırdavatçı, anahtara şaşkınlıkla bakan müşterisinin düşüncelerini anlamış olacak ki onun bu haline gülümseyerek:

            “Yarın onu sorunsuz kullanabilirsiniz ve diğer günlerde de öyle. Ancak her cuma yine elastik bir şekil alacaktır. O gün arabanızı kullanamayacak ve okula yürüyerek giderken kızınıza eşlik edeceksiniz. Gördüğünüz gibi, anahtarınız sözünüzü tutabilmeniz için artık sihirli bir anahtar oldu. İstediğiniz de bu değil miydi?” diye sordu.

            Mösyö Marcel şaşkınlık içerisinde anahtara bakmaya devam etti ve sonra:

            “Evet, tabii ki çok iyi görünüyor. Tamiratı için size ne kadar borçluyum?” diye cevap verdi.

            Yaşlı satıcı başını hayır anlamında iki yana sallayarak:

            “Kesinlikle bana hiçbir şey borçlu değilsiniz. Hatta tam aksine, zaten buraya yürüyerek geldiğiniz için ödemenizi yapmış oldunuz. Çünkü bugün arabanızı olduğu yerde bırakarak hem havayı kirletmediniz hem de küresel ısınmaya katkıda bulunmadınız. Gürültüye sebebiyet vermediniz ve sağlığınız için iyi bir şey yaptınız. Kızınıza verdiğiniz mutluluktan bahsetmeye bile gerek yok. Onunla uzun uzun konuşmak için çok vaktiniz oldu bugün. Bu sebeple inanın bana hiçbir şey borçlu değilsiniz!” dedi.

            Mösyö Marcel ne diyeceğini bilemedi. Zihninde uygun kelimeleri ararken yaşlı adam onu kolundan tutup kapıya doğru götürdü ve:

            “Bence artık yeterince konuştuk. Yapmam gereken işler var ve siz de ofisinize geç kalacaksınız. Size iyi günler beyefendi ve kızınıza selamlarımı iletin lütfen,” diyerek Mösyö Marcel`i yolcu etti.

            Pazartesi sabahı Mösyö Marcel ve Paula arabayla mahalleden geçerken kaldırım kenarındaki hırdavatçı dükkanını görmek için bakındılar. Ancak etrafa o kadar bakınmalarına rağmen dükkanı bulamadılar. Hırdavatçı dükkanının vitrini adeta ortadan kaybolmuştu. Bunun üzerine:

            “Biliyor musun baba, belki de onu sadece yürürken görmek mümkündür. Cuma günü nasıl olsa göreceğiz onu!” diyen Paula Cuma gününün heyecanı içinde babasıyla oradan uzaklaştı…

Yazar: Pierre-André Magnin

Almancadan Türkçeye Çeviren: Hatice İnci

Düzeltmen: Semanur Öztürk

Resimleyen: Rüveyda İnci

Kaynak Metin: (Çevrimiçi) https://www.energie-umwelt.ch/fichiers/contes/der-verzauberte-schluessel.pdf , 20.02.2021

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top