Bay Kırmızı’nın Sihirli Küresi

Bay Kırmızı, tüm balıklar gibi bir balıktı. Sabahları hep erken kalkar ve işe gitmeden önce kahvaltısını yapardı. Gece saat 10’a kadar televizyon izler, yosun çayını içer ve ardından uyurdu. Bir cumartesi sabahı rutin hayatından biraz uzaklaşmak için evcil hayvan edinmeye karar verdi. Evinin hemen köşesindeki evcil hayvan dükkânına gitti.

Yaşlı bir Japon Balığı olan yumuşak yüzlü satıcıya: “Merhaba!” dedi. “Alerjim var; o yüzden kanadı veya tüyü olmayan, küçük, eğlenceli bir evcil hayvan arıyorum. Bakıma ihtiyacı olmazsa iyi olur. Sizde böyle bir evcil hayvan bulunur mu?” diye sordu.

Satıcı düşündü: “Hımm… Aslında aradığınız gibi bir evcil hayvan var. Dükkâna geleli çok olmadı. Bence hoşunuza gidebilir. Bir saniye lütfen, hemen geliyorum.” diye cevap verdi.

Yaşlı satıcı, dükkânın arka bölümlerinde gözden kayboldu ve çok geçmeden büyük bir cam kâseyle geri döndü. Bıyık altından gülümseyerek küre şeklindeki kabı dikkatlice tezgâha koydu. “Böyle bir şeye ne dersiniz?” dedi.

Bay Kırmızı, cam küreyi görmek için öne doğru eğildi. Gerçekten tam bir küreydi ve hiç deliği yoktu. İçinde, ellerini beline koymuş ve gözünü ayırmadan dışarıya bakan küçük bir insancık vardı. Kürede küçük bir ev, bir bahçe, bir gölet ve birkaç küçük çam ağacı vardı. Bay Kırmızı: “Ne kadar da güzel! Çok sevdim. Fiyatı nedir?” diye sordu.

Satıcı: “Başta biraz pahalı gelebilir ama bakımına hiç masraf yapmazsınız. Başka bir şey satın alınmasına, bir şeyin değiştirilmesine gerek yoktur. Her şey ilk günkü gibi kalabilir. Bu sihirli küre içerisinde tam bir ekolojik denge vardır. Hava, bitkiler ve gölet tam bir uyum içindedir. İstediğiniz zaman küreyi evinizde bırakıp gönül rahatlığıyla tatile çıkabilirsiniz.” diyerek yanıt verdi.

Satıcı, iyi bir satış yapmanın huzurunu yaşarken Bay Kırmızı da küresini koltuğunun altına almış mağazadan ayrılıyordu. Küreyi eve girer girmez oturma odasında pencereye yakın bir yere koydu. Yaşlı satıcı, küçük çamların ve bahçenin iyi ışık görmesi gerektiğini söylemişti.

Bay Kırmızı, hafta sonunun neredeyse tamamını sihirli küresinin karşısında geçirdi. Camın içerisindeki insancık, sürekli hareket hâlinde olduğu için televizyonunu bile unutmuştu. Bir oraya bir buraya gidiyor, bahçesine patates ekiyor, gölette banyo yapıyor ve yemek pişirebilmek için evine tahta götürüyordu. İnsancık çok mutluydu ama Bay Kırmızı daha da mutluydu, tam da istediği gibi bir evcil hayvanı olmuştu.

İki ay boyunca hiç sorun çıkmadı. Sihirli kürenin içerisindeki insancık ve bitkiler gerçekten mükemmel bir uyum içindeydi.

Gün içerisinde güneşin ışığıyla buharlaşan su, akşamları hafif bir çisentiyle zemine düşüyordu. Bu nedenle Bay Kırmızı, hiç düşünmeden iki haftalık bir tatile çıkmaya karar verdi.

İki hafta sonra tatilden dönen Bay Kırmızı, evinin kapısını açarken içeriden garip tıkırtıların geldiğini fark etti. Kürenin içerisinde büyük bir hareketlilik vardı. İnsancık, kendine tahtadan bir araba yapmış ve kürenin içerisinde büyük bir vızıltıyla son sürat daireler çiziyordu. Bay Kırmızı gururla: “İnanılmaz! Gerçekten de çok zeki.” dedi. Bu küçük insancık, aracını üretebilmek için iki çam ağacını kesmiş ve hareket ettirebilmek için de küçük evinin içerisindeki fırından bir buhar makinesi yapmıştı. Buhar makinesi, arabasının arkasına yerleştirilmiş ve suyu buhar hâline dönüştürmek için gerekli ısı ise ağaç yakarak sağlanmıştı.

İnsancık, üç günden beri sadece arabasıyla hareket ediyordu. Bahçesine gitmeden önce kürenin içerisinde üç tur atıyordu. Taşıtının hareket hâlinde kalabilmesi için kısa süre içinde bir çam daha kesmesi gerekecekti. Bay Kırmızı, cam kürenin içerisindeki termometreye baktığında sıcaklığın hafifçe artığını gördü. Artık yağmur da eskisi gibi yağmıyordu. Geceleri zemine yumuşakça inen ince çisentinin yerini, aniden bastıran ve bahçedeki patatesleri su altında bırakan güçlü yağışlar almıştı. Bay Kırmızı endişeyle satıcıyı aradı.

Yaşlı balık: “Her şeyin alt üst olması çok normal. İnsancığınız çok fazla yakıt harcıyor ve çok fazla ağaç kesiyor. Ateş yakıldığında veya araba kullanıldığında havaya karbondioksit salınır. Bu gazdan çok olduğunda da sıcaklık artar. Buna sera etkisi denir. İnsancığınızın bunun bilincinde olması ve ağaçların yeniden büyüyebilmesi için aracını daha az kullanması gerekir. Sadece ağaçlar karbondioksiti tutabilir ve bunu yeni uzayan dallarına aktarabilir.” diyerek durumu açıkladı.

Bay Kırmızı, telefonu kapatırken kendi kendine insancığının çok da zeki olmadığını düşünüyordu. “Neyse, kesin hatasını anlayacak ve buna göre hareket edecektir!” dedi ama öyle olmadı. Bir sonraki gün insancık, bir çam daha kesmişti hatta aracını geliştirmenin yollarını da bulmuştu. Artık bahçesine gitmeden önce dört tur atabiliyordu. Termometrenin gittikçe yükseldiğini ve yağmur damlalarının ağır ağır kubbenin aşağısına doğru süzüldüğünü gören Bay Kırmızı: “Aman Tanrım! Yakında hiçbir şey görünmeyecek!” diye feryat etti.

Bay Kırmızı, üç gün sonra sihirli küreyi yaşlı balığa geri götürdü. Kürenin içerisi gri ve kasvetliydi. Hiç ağaç kalmamış, bahçedeki bitkiler çürümüş ve atmosfer hamam gibi olmuştu. İnsancık, nefes almakta zorlanmaya başlamış ve artık arabasını kullanamadığı için şoför koltuğunda öfkesinden ağlamaya başlamıştı. Bay Kırmızı: “Bunu geri veriyorum. Onu ölürken izlemek istemiyorum. Yine kanadı ve tüyü olmayan, tabii bu kadar aptal da olmayan başka bir evcil hayvan var mı?” dedi.

Satıcı, hafif endişeli bir yüz ifadesiyle şöyle cevap verdi: “Tabii, o zaman size bir evcil salyangoz verelim. Bunlar o kadar aceleci değildir, ayrıca bir kaporta yapmak için ağaç da kesmezler çünkü zaten sırtlarında bir tane taşırlar!”

Yazar: Pierre-André Magnin

Fransızcadan Almancaya Çeviren: Cécile Rupp

Almancadan Türkçeye Çeviren: Gökalp Koçak

Düzeltmen: İrem Tunay

Kaynak Metin ve Görsel: (Çevrimiçi) https://www.energie-umwelt.ch/fichiers/contes/die-traumkugel-des-mister-redfish.pdf, 21.02.2021

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top