Momotaro’nun Macerası

Yüzlerce yıl önce dürüst bir oduncu ve eşi birlikte yaşarmış. Oduncu, güzel bir sabahta çalı çırpı toplamak için budama bıçağını da alıp ormana, eşi de kirli çamaşırları yıkamak için dereye gitmiş. Oduncunun eşi, dereye vardığında akıntıya kapılmış bir şeftali görmüş. Oduncu eve döndüğünde yesin diye şeftaliyi dereden çıkarmış ve eve götürmüş. Eşi ormandan döndüğünde şeftaliyi yemesi için onu sofraya davet etmiş. Şeftaliyi tam önüne koyduğunda meyve ikiye bölünmüş ve içinden ağlayan bir bebek çıkmış. Yaşlı çift, bebeği sahiplenmiş ve kendi çocukları gibi büyütmüş. Bebek, şeftaliden doğduğu için de adını Momotaro[1] koymuşlar.

Momotaro büyüdükçe diğer çocuklara kıyasla çok güçlü ve cesur olmuş. Günlerden bir gün ailesine:

“Devlerin adasına gideceğim ve orada sakladıkları hazineleri buraya getireceğim. Benim için dua edin ve yolculuğum için bana biraz pirinç keki hazırlayın.” demiş.

Bunu üzerine yaşlı çift pirinçleri öğütüp onun için pirinç keklerini hazırlamış. Momotaro ise çok sevdiği ailesi ile vedalaşıp mutlu bir şekilde yolculuğa çıkmış Yolculuğu sırasında ona “Kia! Kia! Kia! Nereye gidiyorsun Momotaro?” diye seslenen bir maymuna rastlamış.

“Hazinelerini almak için devlerin adasına gidiyorum.” diye cevap vermiş Momotaro.

“Kuşağında ne taşıyorsun Momotaro?”

“Japonya’da bulabileceğin en güzel pirinç keklerini.”

“Eğer keklerinden bir tanesini bana verirsen seninle gelirim.” demiş maymun. Böylece Momotaro pirinç keklerinden bir tanesini maymuna vermiş. Maymun da Momotaro’nun peşine takılmış. Beraber biraz ilerlediklerinde karşılarına bir sülün çıkmış.

“Ken! Ken! Ken! Nereye gidiyorsun efendi Momotaro?” diye seslenmiş sülün.

Momotaro maymuna verdiği cevabın aynısını sülüne de vermiş. Sülün de pirinç keklerinden istemiş. Momotaro sülüne pirinç kekini verdiğinde sülün de onu takip etmeye başlamış. Bundan kısa bir süre sonra bir köpekle karşılaşmışlar.

“Hav! Hav! Hav! Yolun nereden geçecek efendi Momotaro? diye sormuş köpek.

“Hazinelerini almak için devlerin adasına gidiyorum.”

“Eğer o güzel kokan pirinç keklerinden bir tanesini bana verirsen seninle gelirim.” demiş köpek.

“Elbette verebilirim.” demiş Momotaro. Böylece maymun, sülün ve köpek onu takip ederken Momotaro yola devam etmiş.

Devlerin adasında vardıklarında sülün kale kapsının üstünden uçarak maymunsa tırmanarak geçmiş. Bu sırada Momotaro ile köpek, ana kapıyı zorlayarak açmış. Böylece hepsi kaleye girebilmiş. Hep beraber devlerle savaşıp onları kaçırmayı başarmışlar ve dev kralını tutsak etmişler. Bunun üzerine devler, Momotaro’yu hükümdar olarak kabul etmiş ve sakladıkları hazineleri ona teslim etmiş. Bu hazineler arasında; gümüş ve altının dışında sahibini görünmez yapan ceketler ve şapkalar, denizin gelgitini kontrol edebilen mücevherler, parfümler, zümrütler, kehribarlar ve kaplumbağa kabukları varmış. Bunların hepsi devleri fetheden Momotaro’nun önüne serilmiştir.

Böylece Momotaro eve ganimetlerle dönmüş ve ailesini kalan hayatları boyunca mutlu ve bolluk içinde yaşatmış.

Yazar: Algernon Bertram Freeman-Mitford

İngilizceden Türkçeye Çeviren: Burak Özkaracahisar

Düzeltmen: İrem Tunay

Kaynak Metin: (Çevrimiçi) https://gutenberg.org/files/13015/13015-h/13015-h.htm, 22.11.2021

  1. Japoncada “Momo” şeftali anlamına gelmektedir. “Taro”nun ise güçlü, kahraman, maskülen anlamları vardır ve genellikle en büyük oğulların isimlerine eklenen bir ek olarak kullanılmaktadır.

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top