Distopya ve Gençlik Edebiyatının Kesişim Kümesindeki Dünya Antilop ve Flurya

Ferhan Öztürk

Günümüzün yazarları ve okurları tarafından tercih edilen ve sevilen anlatı türlerinden olan Distopya’nın bu konuma ulaşmasında birçok önemli faktör vardır. Yazarlar açısından distopya henüz olmamış olanın seyrini deneyimleyebilecekleri bir uzam sağlamakla[1] beraber aynı zamanda bugünün dünyasını eleştirebilme imkanı[2] da sunmaktadır. Bu olanakların yanında çoğu zaman edebiyatın kendisinin de alt türleri üzerinden bir öğreticilik işlevine aracı olabilmesi, gerçek bir iletişim ortamı sağlaması[3] ve hatta kimi algıların[4] çıkış noktasını oluşturabilmesi nedeniyle de yazın ve distopya beraberce işlevsel açılımlar sağlamaktadır. Bu yazı Distopya’nın gençlik edebiyatı açısından cazip olabilecek bazı özelliklere sahip olduğunu iddia etmektedir. Bu özellikler distopik anlatıyı yazınında sıklıkla kullanan ve ana akım dünya edebiyatın önemli temsilcilerinden Kanadalı yazar Margaret Atwood’un Antilop ve Flurya adlı romanı[5] üzerinden incelenmiştir. Bu sayede toplumsal olana dair nasıl bir eleştiri ve gelecek öngörüsü ortaya konulduğu irdelenmiş ve bu eserin gençlik edebiyatı kapsamında değerlendirilebileceği iddiası delilleriyle ortaya konmaya çalışılmıştır.

Söz konusu romanın anlatı atmosferine girmeden önce değerlendirilmesi gereken önemli bir sorunsal vardır ki o da gençlik edebiyatının çerçevesini belirlemektir. Bu konuda birçok fikir ayrılığı olsa da ortak olan mesele gençlik edebiyatı tanımının merkezinde yaş faktörünün kilit rol oynamasıdır. Kimilerine göre 19-40 yaş arası kitle genç yetişkin olarak tanımlanırken[6] kimilerine göre de 15-24 yaş arası insan tanımı[7] ön plana çıkmaktadır. Yaş meselesinde olduğu gibi gençlik edebiyatı tanımının kendisi de değişkenlik göstermektedir. Buna göre modern hayatın bir yansıması olarak ruhsal olgunlaşma yetişkin dönemin sınırlarını belirsizleştirmekte hatta bu süre kimi kişilerde hayatın oldukça geç dönemlerine kadar uzayabilmektedir.[8] Benzer şekilde gençlik edebiyatı tanımı başkaca parametreler de içermektedir.

Buna göre, “gençler için… gençler tarafından… hem gençler hem de yetişkinler tarafından okunan bazı eserler” bu tanıma girebileceği gibi “gençliğin zevk aldığı konuları kapsayan eserlerin tümü”[9] olarak da düşünülebilir. Böylesi eserlerde anlatıcı kendi geçmişinin muhasebesini geçmiş zaman anlatımı üzerinden yapmaktayken aynı zamanda şimdiki zaman kullanımı ile de genç olmanın kırılgan doğasına ve dönemine atıfta bulunur.[10] Hatta yetişkin edebiyat örneklerinde de kimi kahramanlar geçmişe giderek yaşananların birer değerlendirmesini yapar ve yeni farkındalıklar geliştirirler. Gençlik edebiyatında da benzer temalar görülebilir. Dolayısıyla anlatıcının yaşı belli bir eseri sadece yetişkin ya da gençlik edebiyatı olarak tanımlamak için yeterli bir ölçüt oluşturmaz. Bu nedenledir ki gençlerin kendilerinden bir şey bulabildikleri ve şu ana odaklanan bir anlatıcı ile geçmişini değerlendiren bir kahramanın hikâyesinin çağdaş gençlik edebiyatı olarak anlaşılabileceğine vurgu yapılabilir.[11] Kuşkusuz bir eserin kendini genç hissettirmesinde kullanılan mizahi ve alaycı dilin de etkisi olacaktır[12]; zira yaşananların anlamlandırılmasında mizahi bakış açısı ve dilin insan algısının derinlerine nüfuz edebilme gücü oldukça yüksektir.

O halde gençlik edebiyatında distopyayı bu işlevselliğe ulaşmada daha tercih edilir bir tür olarak ortaya koymanın delilleri nasıl ortaya konabilir? Distopya’nın konusunu temelde toplumsal zayıflıklardan aldığını düşünmek yanlış olmaz. Böylece distopya bu tür toplumsal sorunların çıkış noktalarına daha dikkatlice bakabilmek için işlevsel bir uzam sağlamış olur. Anlatıdaki kahramanlar üzerinden derinlikli bir farkındalık ve yaşantılama duygusu sağlanmış olur. Betimlenen toplumsal hayat özellikle genç okuyucunun günlük hayatı açısından benzer özellikte olabileceğinden söz konusu anlatı kendine sadık ve ilgili okurlar bulmakta sıkıntı çekmeyecektir.[13] Gençlerin kendilerine oldukça yakın buldukları böylesi distopik anlatılarda betimlenen karamsar ve olumsuz toplumsal hayat yine de bir umut barındırmaktadır; ve bu umut kendini metin ile özdeş hisseden genç okurun fark oluşturabileceğini idrak etmesiyle şekillenir. Ayrıca distopya edebiyatında çevresel koşulların neden olabileceği küresel sorunlar sıklıkla işlenen temalardandır. Bugünün gençleri de zaten çevre sorunlarının yıkıcı etkilerinin görüldüğü olayları ister bizzat ister teknolojinin sağladığı uzağı yakınlaştırma olanakları nedeniyle tecrübe etmektedirler. Bunun yanında teknolojinin insan hayatını dönüştürmesi, çeşitli izleme ve gözetim sistemlerinin hayatları sürekli takip etmesi ve insan biyolojisini ilgilendiren politikaların etkilerinin olası sonuçları gençlerin hayatını yakından ilgilendirmektedir.

Dolayısıyla, bu konuların arka planı oluşturduğu anlatılar ve benzer koşulları deneyimleyen anlatıcılar gençlerin kolaylıkla özdeşim kurabilecekleri nitelikler olmaktadır. Zaten yapılan bilimsel araştırmalar da bu ilginin sebeplerini bu özdeşliğe bağlamaktadır. Böylece farklı şartların (savaş görmemiş ve zorluklarını yaşamamış) nesli olan bu gençler yetişkinlerden farklı olarak dünyanın sorunlarına daha farklı gözle bakabilme imkânı bulmaktadırlar.[14]

Distopya edebiyatının gençlere sıcak gelmesinin bir başka nedeni de didaktik metinler olmayışları ve bir anlamda olgunlaşmayı sembolize etmeleridir. Yetişkinlere yönelik içeriğe kıyasla distopik anlatılar yetişkinlerin sisteme teslim olmuş yanlarını ve içinden çıkamadıkları çıkmazları daha başarılı betimlemekte ve gençlerin bu tabloyu daha gerçekçi ele alarak değerlendirebilmelerini sağlamaktadır. Bunu yaparken de salt ahlakçı ve öğretici olmamayı da başarabilmektedirler.[15] Ayrıca gençlik edebiyatında distopya türünün tercih edilmesinin sebepleri arasında çocukluk dönemi masumiyetinden gençlik dönemi olgunlaşmasına geçişi ve farkındalık gelişimine olan katkısını başarıyla betimleyebilmesi sayılabilir.[16] Bu geçişte önemli rol oynayan aşk üçgeni meselesinin[17] gençlik edebiyatında sıklıkla kullanılıyor olması hem distopya anlatısının dinamiklerinin şekillenmesinde hem de kahramanların kendilik bilinçlerinin oluşumunda önemli katkılar sağlamaktadır.

O halde yukarıda sunulan delillerin ışığında Antilop ve Flurya romanını nasıl konumlandırmak gerekir? Margaret Atwood’un 2003 yılında yayımlanan bu romanı bir yetişkin tarafından yetişkinlere yönelik yazılan bir edebiyat eseri kapsamında algılanmasına rağmen gençlik edebiyatının distopya çatısı altında değerlendirilebilmesine yönelik unsurları da bünyesinde taşımaktadır. Bu türün başarılı bir temsilcisi olan Margaret Atwood bu eserindeki anlatı (ve genç anlatıcı Jimmy) üzerinden önemli açımlamaları olan toplumsal eleştirilerini ortaya koymuş ve hikâyesinin merkezine çocuk ve gençleri almıştır. Bu çalışmanın savunduğu olguları metinsel referanslar üzerinden incelemeden önce yazarın kendisinden kısaca bahsetmek faydalı görülmektedir zira yazarın ruhsal biyografisi eseri şekillendiren unsurlar içerisinde sayılmaktadır. Margaret Atwood günümüz edebiyat dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiş başarılı bir yazar olarak günümüzün toplumsal gerçeklerini iyi gözlemleyen ve çıkarımlarını maharetli kurmaca ayrıntılarla okura aktarabilen çok yönlü bir yazardır. Yazınındaki katmanlı anlatım ile mitlerden ve başka anlatı türlerinden faydanmış ve metinlerarası bir yaklaşım benimsemiştir.

Dilin önemini gözler önüne seren yaklaşımı ve bu edinçteki ustalığı ile kimlik sorunsalını da önemseyen bir yazar olarak karşımıza çıkmaktadır.[18] Yazar, dili ve roman türünü ahlaki konuları ele alabileceği faydalı araçlar olarak görmekte ve etik olana değinmemenin mümkün olmadığını düşünürken ahlakçılık yapmaktan da uzak durmaktadır.[19] Romanın araçsal yönünden[20] faydalanırken insanı anlama çabasını güzelleme yaparak hedefinden saptırmamakta ve insanın karanlık taraflarını da anlatısına dâhil etmeye özen göstermektedir.[21] Tüm bunların yanında da insana dair umudunu canlı tutmaya gayret göstermektedir.[22] Atwood, Antilop ve Flurya ’da popüler ve çağdaş anlatı biçimlerini birbirine harmanlayarak distopya türüne bir kazazede-kurtulan anlatısı, gerilim – aksiyon unsurları ve merkeze de romantik bir hikâye yerleştirmiştir.[23] Aynı zamanda küresel endişeler[24] barındıran bu roman varsayımsal (spekülatif) kurgu olarak tanımlanırken[25] romandaki olayların benzerlerinin başka zamanda veya yerde yaşanmış olduğu veya yakın zamanda gerçekleşebileceğine dair güçlü belirtileri olan olaylar bütünü olarak görüldüğü[26] söylenebilir. Antilop ve Flurya romanının model aldığı örnekler arasında John Wyndham’ın bilim fantazi kitabı Triffidlerin Günü, Jonathan Swift’in Gulliver’in Gezileri, H.G.Wells’in Doktor Moreau’nun Adası ve Mary Shelley’nin Frankenstein eserleri sayılabilir.[27] Ayrıca Atwood okurlarını şaşırtarak normalde distopik, eril ve bilimsel söyleme daha yakın görülebilecek bir erkek kahramanı ilk defa (kendisi eserlerinde kadın kahramanlar tercih etmektedir) bu romanında başkişi yapmıştır. Böylece kadın ve erkek her iki cinsiyetin de toplumsal zararlardan uzak olmadığını göstermek ve psikolojik mağduriyetin cinsiyet ötesi bir konu olduğunu ortaya koymak istemesi iddia edilebilir.[28]

Söz konusu romanı gençlik edebiyatı özellikleri üzerinden temellendirmeye gelindiğinde karşımıza birçok ortak nokta çıkmaktadır. Öncelikle romanın hikâyeleştirdiği olaylarda ön planda tutulan Jimmy, dahi arkadaşı Flurya ve sevdiği kız Antilop vardır. Birbirine yakın yaşlarda olan bu üç arkadaş 6 yaş ile genç yetişkin dönemlerindeki halleriyle betimlenirler. Her biri içerisinde yaşadıkları aile ve toplum içerisinde görmezden gelinmiş ve toplumsal sorunlardan nasibini almış karakterlerdir. Roman bu yönüyle gençlik edebiyatı kapsamı içerisinde değerlendirilebilir. İleri teknolojinin hüküm sürdüğü kapitalist ve ataerkil bir toplum içerisinde şekillenen anlatı şimdiki ve geçmiş zaman arasında gidip gelmektedir. Yer ve zaman muğlak bırakılmış olsa da verilen ipuçlarından Amerika’nın doğu yakasında bir yerde 1999 (küresel felaket beklenenden daha yakın gelmiştir!) yılı civarında doğduğu düşünülen Jimmy, yirmi sekiz yaş civarında dahi bilim adamı ve arkadaşı Flurya tarafından tasarlanmış biyolojik felaketin mağduru ve dünyada yaşayan tek insan olarak kalır.[29] Böylece Jimmy başka insanların varlığına olan derin özlemini fark eder. Bu durum Jimmy’nin içerisinde bulunduğu çifte bilinç durumu ile açıklanabilir.[30] Jimmy, Kar Adamı (kendine yeni bir isim takmıştır) olarak kendi içindeki öteki ile küçük bir toplum olmaya çalışmaktadır ki bugünkü varlığını Jimmy olduğu zamanları değerlendirerek anlamlandırabilsin. Bu anlayış aslında benliğin özünün toplumsallıkta yattığı savını desteklemektedir.[31] Kahraman Jimmy kendi geçmişinin muhasebesini yaparken aynı zamanda içerisinde yaşadığı toplumu da okurun idrakine sunar.

Sözü edilen toplumun mekânsal olarak ayrıştığı gözlemlenmektedir. İnsanlar Modüller/Siteler ve Avam Diyarı adlı iki farklı yerleşim alanında yaşamaktadırlar.[32] Daha elit, zengin ve zeki insanlar Modüllerde/Sitelerde yüksek güvenlikli ve etrafı çevrilmiş olarak yaşarken daha tekinsiz, sistem açısından tehlikeli ve ortalama halk Avam diyarında ikamet etmektedir. Modüllerde/Sitelerde hayat her manada steril ve tehlikesizdir. Üst düzey insanların yaşadığı bu yerlerdeki evlerin eşyaları dahi reprodüksiyon mobilyadan oluşmaktadır.[33] Avam diyarının bu insanlar açısından tehdit oluşturması nedeniyle güvenlik görevlileri modüllerden/sitelerden çıkılacağı zaman bireylere eşlik etmektedirler. Romanda modüllere/sitelere dair anlatım daha az iken Avam Diyarına daha çok yer ayrılmıştır.

Buna göre Avam Diyarı’nda “kamu güvenliği sağlam değildi… Ayrıca keşler, gaspçılar, dilenciler, deliler”[34] bolca vardır. Çocukların daha başıboş olduğu bu yerde yapılan eylemlerin tek gözeticisi ebeveynlerdir, güvenlik değil;[35]

‘Sıra sıra uzanan rengi solmuş binalar, küçücük balkonlu apartman daireleri, parmaklıklara asılmış çamaşırlar, bacalarından duman tüten fabrikalar, taş ocakları. Herhalde yüksek ısılı çöp yakma fırını olan bir şeyin yanındaki dev çöp yığını… Neon ışıklarıyla bezeli bir sokaktaki barlar, kızların takıldığı mekânlar ve tarihi eser gibi görünen sinema… Avam Diyarı’nda her şey öyle sınırsız, öyle geçirgen, öyle nüfuz edilir, öyle ardına dek açık görünüyordu ki… Sitelerdeki inanışa göre, Avam Diyarı’nda ticaret dışında ilginç hiçbir şey yapılmazdı: Zihinsel bir hayat yaşanmazdı. Ticaret yapılırdı ve bol bol suç işlenirdi, o kadar.’[36]

Avam Diyarı’nın havası “daha çok çöp” ve “hava temizleyici kulelerin”[37] azlığından dolayı pistir ve bu nedenle de adeta bulaşıcı hastalık mikropları ile kaynayan “dev bir Petri kabı”[38] gibidir. Kısacası, sitelerde yaşayan Jimmy gibilerin “ne yapacağını, nasıl davranacağını”[39] bilemeyeceği tekinsiz bir ortamdır.

Mekânsal ayrışmanın olduğu bu toplumda sınıfsal ayrışma da had safhadadır. İnsanlar büyük teknolojik şirketlerin bünyesinde çalışacak nitelikteyse Modül/Sitelerde yaşamakta ve çocukları da buradaki okullarda eğitim görmektedir. Bu çocukların ise sayısal ve sözel yeteneklerine göre okullara yönlendirilmeleri bireylerin ayrışma düzeylerini ortaya koymak bakımından önemlidir. Zeki öğrencilere sahip okullara daha çok imkânın sunulması alışıldık bir durumdur. Öğrenciler de bu ayrımı davranışlarıyla beslemekte ve bir öğrencinin kendi okullarından “olmadığını – üstelik açıkça hor gördükleri bir okulda okuduğunu – öğrenince, onunla ilgilenmeyi kesmektedirler. Kendi fakültelerinden öğrencilere türdeş, geri kalan bütün insanlaraysa tanımsızlar diyorlardı.”[40] Üniversiteyi bitirdikten sonra da öğrenciler zekâ seviyelerine göre işlere girmekte ve üst seviyede çalışanlara üst düzey imkânlar sağlanmaktadır. Jimmy’nin kendisi ortalama zekâya sahip bir kişi olarak zeki ebeveynlere ve dâhiyane zeki bir arkadaşa sahip olmanın avantajlarını kullanarak üst düzey bir hayatı hak etmese(!) de nimetlerinden faydalanmaktadır. Bir taraftan da annesi Avam Diyarına kaçmış biri olarak “Jimmy güvenilir değildi, güvenlik riskiydi, lekeliydi”[41] ve sürekli gözetim altında tutulmaktadır.

İş yaşamında ise gizli ve tehlikeli bağlantılar sıkı bir şekilde takip edilmekte ve acımasızca cezalandırılmaktadır. Üst düzey teknolojik gelişmelerin ve buluşların rekabet ortamı içerisinde sürdürülmesi nedeniyle şirketler arası takip ve kontrol had safhadadır. Jimmy’nin annesinin üst düzey bilgilere sahip biri olarak kaçmış olması nedeniyle Jimmy ve babası uzun süre takip edilmiş ve sorgulanmışlardır. Özellikle Jimmy belli aralıklarla güvenlik görevlileri tarafından ziyaret edilmektedir. Diğer yandan arkadaşı Flurya’nın babası da bir suikaste kurban gitmiş görünmektedir. Her ne kadar bir Avam Diyarı üst geçidinden geçerken düşmüş gibi gösterilse de oğlu babasının bildiği şeylerden ötürü öldürüldüğünü düşünmektedir. Vitamin haplarının içine eklenen hastalık yapıcı virüslerin varlığını halka açıklamayı düşünen babasının satışların uğrayacağı zararı göze almak istemeyen karanlık odaklarca susturulmuş olma ihtimali yüksektir. Babasının halka açılma niyetini bilen iki kişiden birinin eşi diğerinin de arkadaşı oluşu Flurya’nın zihninde şüphelerin onların üzerinde toplanmasına neden olur. Bu tespitlerin açıkça ortaya çıkardığı şey toplumda rekabet, güvensizlik ve kapitalist anlayışın günlük yaşamı derinden etkileyen kıstaslar olmasıdır. Yakın ve ailevi bağlar bu kıstaslardan zarar görmekte ve bireyler birincil olarak bu kıstasların gölgesi altında yaşam sürmektedirler.

Bu toplumda ahlaki zaaflar da had safhadadır. Daha uzak coğrafyadaki küçük yaştaki çocuklar ihtiyaç sahibi aileleri tarafından insan tacirlerine satılmakta ve bir daha da kendilerinden haber alınamamaktadır. Özellikle kız çocuklarının porno endüstrisinin sömürdüğü görüntüleri Jimmy’nin ve benzerlerinin ekranlarını doldurmakta ve onlarca defa seyredilerek sömürülmelerine katkıda bulunulmaktadır. Jimmy ve Flurya yaşlarında nice genç çocuk bu tarz sitelerin müdavimleri arasındadır. Yaptığı eylemin ahlakiliğini hiç sorgulamamış olan Jimmy bir gün bu sitelerden birinde gördüğü kız çocuğundan çok etkilenir çünkü küçük kız aniden “dönüp kameraya, izleyicinin gözlerinin içine baktı… Jimmy’nin gözlerine, içindeki gizli kişiye baktı. O bakış seni görüyorum, diyordu. İzlediğini görüyorum. Seni tanıyorum. Ne istediğini biliyorum.”[42] Bu bakışa muhatap olduğunu düşünen Jimmy gördüğü o kızı unutamaz ve daha ileride bir gün o kız olduğunu düşündüğü Antilop ile karşılaşır. Antilop’u kendi amaçları için kullanmak üzere izini sürüp bulan Fluryadır ve zamanında Jimmy’nin de ondan etkilenmiş olduğunun farkındadır. Antilop ile duygusal bir ilişkiye giren Jimmy için bu kız diğer sevgililerinden çok farklı ve özeldir.

Benzer şekilde Flurya da Jimmy için gizemli bir kişilik olmuştur. Flurya’nın yıkıcı niyetlerini ve gizli planlarını birçok belirtiye rağmen fark edemediği için kendine kızmaktadır, “Flurya’nın buzdolabı mıknatıslarındaki değişimden bahsedebilirdi aslında. Buzdolabı mıknatısları, sahipleri hakkında pek çok ipucu verir. Ama o sırada onlar üstüne pek düşünmüyordu.”[43] İşte böylesi bir toplumda kişiliği şekillenmiş olan Jimmy küresel felaket sonrası hayatta kalan tek insan olarak kalacak ve insanlığını karşılaştıracağı kimseyi bulamayacaktır, “Beyni büyüdü mü, yoksa küçüldü mü? Bilmiyor, çünkü kıstas olarak kullanabileceği bir başkası yok. Siste kaybolmuş biri o. Etrafında karşılaştırmalı değerlendirmede kullanabileceği bir şey yok.”[44] Bu süreçte Jimmy, Kar Adamı olarak kendiyle ilgili içe bakış geliştirerek davranışlarını değerlendirmektedir. Kendini bir özne benlik[45] olarak değerlendirdiğinde “biraz da kıskançlıkla Jimmy o zamanlar kendine amma güveniyormuş, diye düşünüyor.”[46] Hâlbuki Jimmy bir nesne benlik[47] olarak kendisini değişmeye iten şartları ve kişileri değerlendirdiğinde geldiği noktayı görebilmektedir;

‘Adım Kar Adamı” dedi Jimmy; bu adı düşünüp taşınarak seçmişti. Artık Jimmy olmak istemiyordu, hatta Jim bile… Hele Çalı Balabanı olmayı hiç istemiyordu: Çalı Balabanı olarak hayatı pek iyi gitmemişti. Geçmişi unutmalıydı… Uzak geçmişi, yakın geçmişi, tüm geçmişleri. Yalnızca anı yaşamalıydı… Suçluluk duymadan, beklenti taşımadan… Adını değiştirmesi bunu sağlayabilirdi.”[48]

Aile özellikleri bakımından farklı nitelikleri olsa da ne Jimmy’nin, ne Flurya’nın ne de Antilop’un anneleri çocuklarını koruyabilmiş ve arzu edilen anne çocuk bağını oluşturabilmişlerdir.[49] Toplumsal hayatın ağır şartları altında aileler işlevini yitirmiştir. Çocuklar ailelerine para kazandırdıkları oranda değerli olduklarından maddiyatın eksik kaldığı bir sevgi ortamı artık güven telkin etmemektedir;

“Ama maddi değer taşımak, sevginin yerini tutamazdı tabii (dedi Antilop). Her çocuk sevilmeliydi, her insan sevilmeliydi. Antilop annesinin sevgisini… hissetmeyi yeğlerdi; ama sevgiye güven olmazdı, gelip geçerdi… Dolayısıyla maddi bir değer taşımak iyiydi, çünkü en azından o zaman sizden kazanç sağlamak isteyen kişiler karnınızı doyurur ve sizi korurlardı. Ayrıca hem sevgiden yoksun olan hem de maddi değer taşımayan bir sürü insan vardı ve bu ikisinden birine sahip olmak, hiçbirine sahip olmamaktan daha iyiydi.”[50]

Antilop gibi birçok çocuk küçük yaşlardan itibaren içinde yaşadıkları topluma ya bir maddi değer katmak ya da maddi değere sahip olmaya çalışmak üzerine amansız bir mücadele içindedirler. Bu anlayış ile büyüyen Antilop da seks işçisi olarak çalışmak zorunda bırakılıp yaptığı şeyler yüzünden pişman olsa da bir yandan bu durumdan hoşnuttur çünkü “aciz”[51] olan o olmamaktadır. Yaşadığı zorlu hayat Antilop’a “her şeyin bir bedeli olduğunu”[52] öğretmiştir. Benzer şekilde Jimmy ve Flurya’nın ebeveynleri de daha seçkin bir hayat için maddi değeri olan katkıları nedeniyle Modüllerde tutunabilmişlerdir. Teknoloji alanında faaliyet gösteren şirketler adına ortaya koydukları bilimsel faaliyetler yüceltilmiş fakat çalışmalarının toplum sağlığına ve etik değerlere olan zararlarını fark ettiklerinde aldıkları tavır öldürülmelerine sebep olmuştur. Bu özelliklere sahip ailelerde yetişen Jimmy ve Flurya da bu kısır döngüden nasiplerini almış ve hayatları boyunca bir yandan kayıplarının acısını taşımış bir yandan da dönen bu çarka kazanç sağlayıcı buluş ve satış artırıcı reklamcılık yaparak hizmet etmişlerdir.[53]

Bu karamsar tablo Margaret Atwood’un yer yer kendini gösteren alaycı ve nüktedan dili ile renklendirilse de genç okur, kahramanların yaşadığı hayat ile kolaylıkla özdeşim kurabilmektedir. Günümüz okurunun benzer sorunları hâlihazırdaki toplum içerisinde deneyimleyebileceği düşünüldüğünde Antilop ve Flurya’nın çok da uzak olmayan bir atmosferi yansıttığı iddia edilebilir. Toplumsal zayıflığın varlığı, bu varlığın mutsuzluk ve karamsarlığa sürüklediği gençler, betimlenen ebeveynlerin başarısız ve işlevsiz halleri ve çevresel sorunların küresel bir felakete zemin hazırlayan arka plan dinamikleri ile bu roman çok rahatlıkla gençlik edebiyatı kapsamında değerlendirilebilir. Ayrıca başkahraman Jimmy’nin bugününü dünü üzerinden anlamlandırmasını baş-anlatıcı M. Atwood’un mizahi metinsel ayrıntılarıyla yapmaya çalışması metne diyalojik bir nitelik de katmış olmaktadır. Bu nitelik distopyanın ve gençlik edebiyatının ortak noktası olan umudu gözler önüne sererken söz konusu umuda beden giydirecek olan gençleri de ön plana çıkarmaktadır. Haliyle de bu roman gençler ve gençlik edebiyatı bağlamında yeni bir kimlik ve görünüm kazanmış olmaktadır.

Kaynakça

Altun, Fatma, “Edebi̇ Meti̇n İnceleme Dersi̇nde Fantasti̇k Çocuk Ve Gençli̇k Edebi̇yatı Eserleri̇ni̇n İncelenmesi̇.” Turkish Studies (Elektronik), vol. 13, no. 4, 2018, pp. 21–34. EBSCOhost, search.ebscohost.com/login.aspx?direct=true&db=uvt&AN=303940&lang=tr&site=eds-live.

Atwood, Margaret, Başka Dünyalar: Bilimkurgu ve Hayal Gücü, çev. Selin Siral, 2.bs. , İstanbul, Kolektif Kitap, 2017.

Atwood, Margaret, Antilop ve Flurya, çev. Dost Körpe, İstanbul, Doğan Kitap, 2018.

Blumer, Herbert, George Herbert Mead and Human Conduct, edited and introduced by Thomas J. Morrione, AltaMira Press, 2004.

Çoştu, Yakup: “Toplumsallaşma Kavramı Üzerine Sosyolojik bir Değerlendirme”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt: IX. Sayı:3, 2009, s. 117-140.

Demir, Fethi & Abdulaziz Arvas, “An Example of U(y)stopian Discourse in the Global Novel: Margaret Atwood’s Antilop and Flurya”, International Journal of Languages’ Education and Teaching, Cilt 8, Sayı 3, 2020.

Finnson, Geir, “The Unexpected Popularity of Dystopian Literature: From Orwell’s Nineteen Eighty-Four and Atwood’s The Handmaid’s Tale to Suzanne Collins’ The Hunger Games Trilogy”, University of Iceland School of Humanities Department of English, Lisans Bitirme Tezi, 2016, https://skemman.is/bitstream/1946/26094/1/Geir%20Finnsson.pdf

Kuznicki, Slawomir, “Genetically Modified Future: Pre- And Post-Apocalyptic Visions of the World In Margaret Atwood’s Oryx and Crake”, Alternate Life-Worlds in Literary Fiction, E. Kębłowska-Ławniczak, Z. Wąsik, T. Bruś (eds.),University of Opole Philological School of Higher Education in Wrocław Publishing, 2011.

Macpherson, Heidi S. , The Cambridge Introduction to Margaret Atwood, New York, Cambridge University Press, 2010.

Mead, Rebecca: “The Prophet of Dystopia”, The New Yorker, Nisan 2017, (Çevrimiçi)https://www.newyorker.com/magazine/2017/04/17/mar garet-atwood-the-prophet-of-dystopia, 1 Nisan 2020.

Neydim, Necdet, Türkiye’de Çeviri ve Telif Eserlerde Genç Kız Edebiyatı, İstanbul, Bu Yayınevi, 2005.

Raymond, Jon, “Spotty-Handed Villainesses: Problems of Female Bad Behavior in the Creation of Literature”, The World Split Open: Great Authors on How and Why We Write, New York, TinHouse Books, 2014.

Sipahioğlu, Sibel, “A Study Of Margaret Atwood’s Dystopian Novels: The Handmaid’s Tale and Oryx and Crake”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Programı, Yüksek Lisans Tezi, 2008.

Spiegel, Michael, “Character in a Post-national World: Neomedievalism in Atwood’s “Oryx and Crake””, Mosaic: An Interdisciplinary Critical Journal, Vol. 43, No. 3, September 2010.

Tilghman, Natalie H. , Finding a Voice: First Person Narration in Young Adult Literature and Coming-of-Age Adult Fiction, Pacific Lutheran University Fine Arts Department Creative Writing Program, YL Tezi, 2011, http://rwwsoundings.com/wp-content/uploads/2011/06/tilghmanpaper.pdf

Türkyılmaz, Mustafa. “Öğretmenlerin Çocuk Ve Gençlik Edebiyatı Algıları Üzerine Bir İnceleme.” Journal of Turkish Studies, vol. 10, no. Volume 10 Issue 7, 2015, pp. 917–917., https://doi.org/10.7827/turkishstudies.8133.

Wolmark, Jenny, “Time and Identity in Feminist Science Fiction”, A Companion to Science Fiction, ed. David Seed, Blackwell Publishing, 2005.

Wynne, Russell, An Exploration of Dystopian Literature, 2020, https://bbk12e1-cdn.myschoolcdn.com/ftpimages/646/misc/misc_184083.pdf

  1. Kuźnicki, s. 129.

  2. A.e. , s. 121.

  3. Altun, s. 26.

  4. Öğretmenlerin çocuk ve gençlik edebiyatını eğitici ve öğretici yönü ağır basan edebi eserler olarak görme eğilimlerine dair bkz. M. Türkyılmaz, s. 917.

  5. Bu romanı ile M. Atwood distopya türünün temel karakteristiği olan bilimsel motifi psikolojik ve duygusal olan ile harmanlamış ve kendi tarzını ortaya koymuştur. Bkz. Kuznicki, a.g.e. , s. 127.

  6. Tilghman, s. 10.

  7. Neydim, s. 15.

  8. Tilghman, s.11.

  9. Neydim, s. 15.

  10. Tilghman, s. 10-11.

  11. A.e. , s.15.

  12. A.e. , s.36.

  13. Wynne, s. 14-19.

  14. Finnsson, s. 4-22.

  15. A.e. , s. 8.

  16. A.e. , s. 19.

  17. A.e. , s. 16. Romanda benzer bir aşk üçgeni Jimmy-Antilop-Flurya arasında mevcuttur ve olayların çözülmesinde kilit rolü oynamaktadır.

  18. Sipahioğlu, s. 31-35.

  19. Mead, 2017.

  20. Wolmark, s. 159.

  21. Raymond, s. 23-25.

  22. Mead, a.g.e. , 2017.

  23. Bloom, s. 95.

  24. Demir & Arvas’ın tanımına göre bu roman küresel roman olarak değerlendirilebilir. Buna göre böylesi bir roman küresel sorunları ele alan, distopik bakış açısına sahip, dilin daha sade ve anlaşılır kullanıldığı, kolay çevrilebilen ve farklı coğrafyalarda eşzamanlı bir yayınlama stratejisi ile okura ulaşan metindir. Bkz. s.171.

  25. Atwood, 2017, s. 18-19.

  26. Bloom, s. 124. Bu yazının düzenlenişi esnasında Covid pandemisinin ilk çıkış iddiaları arasında laboratuvar kaynaklı oluşu ile romandaki kahramanın öldürücü bir ilacı dünya nüfusunu yok etmesi için tasarlaması oldukça düşündürücü benzerlikler olarak algılanmıştır (y.n).

  27. S. Sipahioğlu da tez çalışmasında Antilop ve Flurya’dan modern bir Frankenstein anlatısı olarak bahsetmektedir. Buna göre hikâyenin temelinde yanlış yönde ilerleyen genetik çalışmaların kötü sonuçları anlatılmaktadır. Bkz. Sipahioğlu, s. 70.

  28. Sipahioğlu, s. 1-6.

  29. Bloom, s. 94.

  30. Howells, s. 172.

  31. Tek olan benlikte anlam üretilemezken diğer nesneler bizleri çoğaltarak toplumsallaştırır. Nesnelerin birbiri ile olan etkileşimi toplumu dönüştürmekteyken dönüşen bu toplum içinde ortaya çıkan ilişkiler de toplumdan bağımsız olarak incelenemez. Sembolik Etkileşimcilik hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Blumer, 2004, b.a.

  32. Zekâ ve para kazanma hırsının şekillendirdiği bu Modüller yaşam alanları olarak milliyet temelli değillerdir. Hâlbuki aidiyet adına milliyet duygusunun önemli oluşu ve ulus devletin bir nevi baba işlevi gördüğünden bundan yoksun kalan bireyin ise aidiyet geliştiremeyeceği iddiası için bkz. Spiegel, s. 131.

  33. Atwood, 2018, s. 47.

  34. A.e. , s. 48.

  35. A.e. , s. 98.

  36. A.e. , s. 233-234.

  37. A.e. , s. 330.

  38. A.e. , s. 329.

  39. A.e. , s. 234.

  40. A.e. , s. 246.

  41. A.e. , s. 218.

  42. A.e. , s. 117-118. Öteki’nin yüzünün kişideki sorumluluk ve etik duygusunu uyandırdığına dair yaklaşımın tartışıldığı eser için bkz. Şavkay, 2011, b.a. Emmanuel Levinas’ın insan yüzünün diğerinde açığa çıkardığı sorumluluk hissi ve bu his üzerinden kurulacak ilişki biçimi için kişinin kendi zayıflığını ve savunmasızlığını kabul etmiş olması gerektiğine dair anlayış Jimmy ve Antilop arasındaki ilişkinin doğasını anlamaya yardımcı olmaktadır.

  43. A.e. , s. 394.

  44. A.e. , s. 277.

  45. Buna göre bireyin eylemi kendisinden kaynaklı olarak kendine yönlendiğinde yani özne olarak hareket ettiğinde özne benlik ile hareket etmiş olur. Ayrıntı için bkz. Çoştu, s. 127.

  46. Atwood, 2018, s. 97.

  47. Buna göre bireyin eylemi başkalarının yönlendirdiği şekliyle kendine yönlendiğinde de nesne benlik ile hareket edilmiş olunmaktadır. Ayrıntı için bkz. Çoştu, s. 127.

  48. Atwood, 2018, s. 395.

  49. Duyguları silikleşmiş bu karakterler hayata tutunmak için yüzeysel kimlikler ve aidiyetler geliştirmek zorunda kalmışlardır. Bkz. Spiegel, s. 128.

  50. Atwood, 2018, s. 157.

  51. A.e. , s. 164.

  52. A.e. , s. 171.

  53. Jimmy’nin olaylardaki edilgen konumuna rağmen yine de M. Atwood’un etik hassasiyetlerini yansıtması hakkında bkz. Macpherson, s. 81.

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top