Makarna Yerine Pizza

Kuzey aslında kavgacı bir çocuk değildi. Fakat 12 yaşında olduğu için bazen sinirlerine hakim olamıyordu. O zaman da önüne ne çıkarsa kırıp geçiyordu. Üstelik boyu sınıfındaki diğer çocuklardan daha kısaydı. Kuzey, sınıfın ona takmış olduğu lakabıyla “bücür” dü ve doktorların bile nedenini bilemediği ufaklıktaydı. Doktorların Kuzey’e büyüme hormonu vermeleri de fayda etmemişti.

Kuzey’in annesi henüz oğlu bir yaşındayken onu ve babasını terk etmişti. Babasıyla birlikte yaşayan Kuzey, babasına ismiyle hitap ediyordu. Kuzey’in babası Yavuz, annesini hayatından tamamen silmişti. Ne bir resim ne bir mektup ne de annesine ait herhangi bir cisim… Kuzey’in elinde annesine dair hiçbir anı yoktu. Annesi hakkında soru sormayı da çoktan bırakmıştı.

Annesi oğlunu terk ettikten sonra Yavuz spora başlamıştı. Her gün önce ormanda koşuyor sonra maraton için antrenman yapıyordu. Düzenli antrenman yapan Yavuz artık bir Triathlon yarışmacısı adayıydı. Sadece sağlıklı yiyecekler yiyor ve tek bir amaç için yaşıyordu: Günde 9:59:59 saat!

“Neden her yerde bu rakamlar yazılı?” diye sordu arkadaşıyla birlikte vakit geçirmek için Kuzey’in evine gelen Eren. Arkadaşının cevabını merakla beklerken oyun konsolunu eline alıp koltuğa yerleşti.

“Psikolojide motivasyon, diye cevap verirdi babam. Babam Ironman yarışını 10 saatten az bir sürede başarmak istiyor,” dedi Kuzey.

Eren: Ironman’de ne yapmak gerekiyor?

Kuzey: 3.5 kilometre yüzmek, 180 kilometre bisiklet sürmek ve 42.5 kilometre koşmak.

Kuzey bu rakamları yarışma sırasıyla ezberlemişti. Eren ağzı açık arkadaşına bakakaldı.

Eren: Vay canına! Ve bunları 10 saatten az bir sürede yapacak öyle mi? Sadece kas gücüyle!

Kuzey: Bana sorarsan bu saçmalık. İnsanlar bu saçmalıkla uğraşırken 150 yıl önce Otto isminde bir adam içten yanmalı motoru icat etmiş.

Eren: Peki baban bu 10 saat rekorunu ne zaman kırmak istiyor?

Kuzey: Temmuz ayının ikinci hafta sonu Antalya’da. Tam da o hafta sonu model helikopter uçurma yarışması var.

Eren: Sen neden Antalya’ya gitmek zorundasın ki?

Kuzey: Ya sorma! Peder beni evde tek başıma bırakamazmış. Cumartesi’den Antalya’ya yola çıkarız diyor çünkü Ironman yarışı pazar günü erken saatte başlıyormuş.

Eren: Hadi ya, yarışmayı kaçıracaksın desene!

Kuzey: Yavuz’u tanımıyor musun? Onun aklı fikri şu 10 saatte.

“Yılın en uzun günü,” diye okudu Kuzey üç haftanın ardından Antalya’da asılı gördüğü afişlerde. “Hiçbir şey 10 saatin sonunda yorgun ve bitkin yarışmacıların bitiş çizgisine ulaşmasını beklemekten sıkıcı olamaz,” diye düşündü. Elindeki model helikopteri tutarken dalgındı. Hâlbuki bugün helikopter uçurtmada şampiyon olabilirdi. Yarışmada en küçüğü olmasına rağmen model helikopteri kendi gibi atikti. Kuzey bugün için çok çalışmıştı. Helikopteriyle daireler çiziyor, gözü kapalı manevralar yapıyordu. Yarışmayı düşündükçe Yavuz’un elini suratında hissediyordu. Sabah, “eve dönebilir miyim,” diye sorduğunda Yavuz oğluna okkalı bir tokat atmıştı. Bu yüzden Kuzey, lakabıyla “bücür” patlamaya hazır bir bomba gibiydi.

Model helikopterinin uzaktan kumandasıyla yarışmanın bitiş çizgisini görecek şekilde bir ağaca çıktı. Koşu yarışının bitiş çizgisinin etrafındaki şişme portalı çocuk festivallerindeki şişme oyun parklarını andırıyordu. Şişme portalın yanındaki devasa dijital saat Yavuz ve diğer yarışmacıların ve özellikle de Kuzey’in beklemek zorunda kaldığı işkence dolu saati, dakikayı ve saniyeleri gösteriyordu. 9 saat, 53 dakika ve 17 saniye… Kuzey ağacın altındaki helikopteri çalıştırdı. Model helikopter usulca havalanmaya başladı. Kuzey helikopteriyle bitiş çizgisinin üstünde daireler çizmeye başladı ve ardından helikopteri şişme portalın üstüne indirdi. Sonra ani bir hareketle uçağını uçurarak izleyicilerin üzerine uçurdu ve son anda tekrar yukarıya yönlendirdi. Kuzey, son zamanlarda hiç bu kadar eğlenmemişti.

Saat 09:55:03. Kuzey uçağını bitiş çizgisine doğru uçurdu ve helikopteri ters döndürdü. Helikopterin pervaneleri bir bıçak gibi şişme portala çarpıyordu. Kuzey öfkeli yüz ifadesiyle helikopterini oradan uzaklaştırdı ve tekrar saat 09:56:35’de atağa geçerek şişme portalın havasını indirmeyi başardı. Havası inen şişme portal “diz çökmüş” görünümüyle söndü gitti. Yarışmada görevli olan polisler helikopterin pilotunu bulmak için sağa sola bakınmaya başladı ancak Kuzey’i saklandığı yerden kimse bulamadı.

Saat 09:57:43. Kuzey, Yavuz’u bitiş çizgisine yaklaşmış gördü.

Kuzey avını görmüş gibi harekete geçerek helikopteri Yavuz’un üstüne uçurdu. Babası bitkin haliyle ve kalan gücüyle helikopteri kollarıyla kendinden uzaklaştırmaya çalışırken sendelemeye başladı. O sırada helikopter ani bir dönüşle yönünü değiştirdi. Kuzey derin bir nefes aldı. Helikopteri var gücüyle dijital saatin üzerine uçurmaya başladı. Dijital saatin camını kırarak saati tuzla buz etti. Helikopter cam kırıklarıyla beraber yere düştü. Ama dijital saat bir zarar görmemişti ve hala çalışmaya devam ediyordu. Saat 09:59:32.

Nefes nefese kalan Yavuz sönmüş balon gibi yerde duran şişme portala ulaştı. Yorgunluktan titreyen bacaklarıyla yerde duran helikopterin parçalarını toplayarak etrafa bakındı. Kuzey ağaçtan indi, uzaktan kumandayı elinden fırlattı ve seyircilerin arasından sıyrılarak babasının yanına koştu. Babasıyla karşı karşıyaydı artık. Nefes nefese ve terler içinde kalan babası elinde helikopterin parçalarıyla, oğlu ise sabah yediği tokatın gölgesiyle…

Saat 10:00:25 gösteriyordu.

“Hadi, pizza yemeye gidelim,” dedi Yavuz oğluna.

Yazar: Andreas Düll

Almancadan Türkçeye Çeviren: Ayşen Atabey

Düzeltmen: Semanur Öztürk

Kaynak Metin: (Çevrimiçi) http://geschichten-fuer-jungs.de/pizza-statt-pasta/, 18.04.2022

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top