Çocuk Edebiyatında (Çeviri) Çizgi Roman Tartışmaları: “Çöplük Kitaplar” ve “Zararlı Yayınlar”

Büşra Yaman

Çocukluğumuzda Elimizden Düşmeyen 17 Nostaljik Çizgi Roman

Giriş

“İlkokulda haylazdım. Derste sürekli Volkan, Zagor, Mister No okuyordum… Derken bir gün öğretmenime yakalandım. Allahtan elimde Robin Hood romanı vardı. Allahtan diyorum çünkü elimde bir çizgi roman (pardon Teksas-Tommiks) yakalasa vay bana! Tokadı kodu mu fakir sümüğü gibi yapıştırırdı. Yine de kafama anahtarlığıyla iki üç defa vurup ‘salak’ dedi. Sonra annemi çağırıp ‘Hanımefendi, çocuğunuz çok hayalperest, tehlikeli olabilir’ türünden şeyler söylemiş.”

Bu anı, hayata gözlerini 1969 yılında açan araştırmacı Levent Cantek’in (1996: 10-11) çocukluğuna ait; ancak, ne var ki, çocukluğu ve/veya ilk gençliği 1970’lerde geçenler için sıradan bir hikâye olması hiç şaşırtıcı değil.

Türkiye’de çizgi romanlar, 7’den 77’ye geniş bir yaş aralığının ilgisine mazhar olmasına karşılık özellikle yetişkinlerin farklı tutumlar sergileyebildiği bir alan olarak karşımıza çıkar. Yetişkinlerin çizgi romanlara erişiminden okuma edimine uzanan süreçte bu kitaplarla ilişkisi istek, merak ve ilgiyle süreklilik gösterebilirken, çocukların çizgi romanlarla ilişkisinin ise o denli pürüzsüz olma ihtimalinin yüksek olmaması şaşırtıcı değildir. Tutumların okuyan özne karşısındaki değişimi, yaşla doğru orantılı olduğundan bu tutum farklılığının çocuk özne ve çocuk edebiyatı açısından sorunsallaştırılması, alanın demokratikleşmesine katkı sunma imkânı sunduğu için önemlidir. Bu yüzden çizgi romanların çocuk edebiyatı tarihinin bir parçası olarak araştırılması, hem sözü edilen alanda demokratikleşme hem de alanın bütüncül kavranması açısından değerlidir.[1]

Modern Türkçe çocuk edebiyatı tartışmalarının başlıca şiarlarından “çocuklar faydalı kitaplar okumalıdır” olmuştur. Bu yetişkin-önermenin ortaya çıkmasını ve yıllar boyunca kuvvetlenmesini sağlayanınsa “yetişkinlerin onaylamadığı” ve “zararlı” addedilen yayınlar olduğu, Türkiye’de çocuk edebiyatının yeniden hareketlendiği 1970’lerdeki tartışmalarda açıkça görülmektedir. Bu yazıda 1970’lerde edebiyat eseriyle sınırlı olmamak kaydıyla pek çok farklı türde yayınlarla çocuklara ulaşmaya çalışan yayıncıların, yayınevi yöneticilerinin, editörlerin, yazarların, çevirmenlerin, çizerlerin çocuklar için “zararlı” ya da “çöplük” olarak tanımladıkları yayınlar hakkındaki tartışmaları, çizgi roman ve çeviriyle ilişkilendirilerek ele alınacaktır.

“Zararlı Yayınlar”, “Çöplük Kitaplar”: Nedir, Ne Değildir?

“Zararlı yayın” kavramı Türkiye’deki çocuk edebiyatı tartışmalarında devamlı ele alınır ve özellikle 1970’lerde çocuk edebiyatının yeniden yapılandırılmasına dönük çabaların çıkış noktalarından birini oluşturur. Edebiyat alanında sol kültürün daha görünür ve güçlü olduğu bu on yılda çocuk edebiyatıyla ilgilenen pek çok aktör, çocuk edebiyatı yoktur/vardır tartışmalarının yanı sıra çocuk kitapları nasıl olmalıdır sorusuyla zararlı-faydalı ikiliği üstünden meşgul olmuştur.

1970’lerde çocuk edebiyatına pek çok kimliğiyle (editör, yayınevi yöneticisi, çevirmen) yön veren Erdal Öz, on yıl boyunca zararlı çocuk yayınlarının tartışıldığı birçok toplantıya katılır. Öz (1976: 104-105) çocuklar için zararlı addettiği yayınları sert bir dille eleştirir:

“… Kötü kağıt, göz boyayıcı abartmalı resimler, az yazılı fotoromanlar. Üstün insan, üstün hayvan tipleri (süpermen). Amaçsız sürüp giden serüvenler. Bol bol vuruculuk, kırıcılık. Alabildiğine öcalmalar. Eskiden kovboylar, tarzanlar, baytekinler vardı ve bugünkülere göre daha da insancıl tiplerdi. Bugün bunların yerini çok daha korkunçları almıştır. Bir de karate, judo, tekvando tiplerini eklemeliyiz bunlara. Bunların vuruculuğu, kırıcılığı daha da ilkeldir, daha da insanlık dışıdır. (…) Hele piyasayı dolduran, uzayla ilgili 2000 yıllarının serüvenleriyle ilgili sözde bilimsel yayınlarını da unutmamalıyız. Bunlar, bilimsel görünüşü içinde, gerek çocuklarda, gerekse büyüklerde yepyeni bir anlaşılmazlık perdesi altına gizlenmiş yeni tür büyücülük öyküleridir. Bunların amacı da çocuklarda yeni bir mistik inanç yaratmaktır. (…) Özellikle Avrupa ve Amerika kaynaklı bu tür kitaplar ve dergiler, o ülkelerde bile ‘Çöplük Kitapları’ adıyla anılmaktadır.”

Öz’ün çöplük kitap olarak nitelendirdiği yayınlar dönemin çok satan çocuk kitapları olan çizgi romanlar, çizgi roman içeren çocuk dergileri ve bilimkurgu kitaplarıdır. Görselliğin yazının önüne geçmesini eleştiren Öz, çocuklara gerçekdışı kurguların sunulmasını insanlık dışı ve zararlı bulur. Öz’ün çizgi romanlara yönelik eleştirisinin ana noktaları biçimsel özellikler bağlamında kalitesiz kâğıt kullanımı, resimlerin gerçek dışılığı ve yazıya daha az yer verilmesiyken, içeriğe dair eleştirileri işlenen konuların herhangi bir amaca hizmet etmemesi, şiddet ve kini yoğun bir şekilde içermesidir. Öz’ün eleştirilerinde çizgi romanların gerçekçilikten uzak olması ve şiddet, kin gibi olumsuz duyguları teşvik etmesi ön plana çıkar.

Çizgi romanın zararları hakkında soruşturma ve açık oturumların yapıldığı 1978 yılında Öz (1978: 112) çocuk edebiyatının en büyük özelliklerinden birinin görüntü olduğunu kabul eder ama çizgi romanları çocuk edebiyatının içinde konumlandırmak yerine “ayrı bir tür olarak çizgi film içinde” düşünülebileceği fikrini ortaya atar. Ancak ertesi yıl “yabancı kökenli çizgi romanların artık yararına inanmıyorum” ifadesiyle doğrudan çizgi romanların çocuklar için zararlı olduğunu belirtir. Daha sonra “Ülkü Tamer’in bu konuda geniş bir soruşturma yapmasını ve bu çizgi romanların yararları-zararları konusunda bir daha düşünmesini isterim” diyerek Tamer’in yönettiği Milliyet Çocuk dergisinde çizgi romanlara yer vermemesi gerektiğini ima eder (Öz, 1979: 347). Bu keskin fikir değişikliğinin nedenine dair herhangi bir ipucu bulunmamakla birlikte Öz’ün özellikle çeviri ürünü olan çizgi romanlara karşı olduğunun altı çizilmelidir.

Öz’ün düşüncelerine benzer şekilde şair Süreyya Berfe (1976) ve yazar/eleştirmen Hikmet Altınkaynak (1976) da 1950’den sonra Türkiye’ye giren “çöplük kitaplar”ın çocuklara hiçbir fayda sağlamadığını ve piyasayı hâkimiyetleri altına aldıkları dönemde gerçek bir çocuk edebiyatının varlığından bahsedilemeyeceğini ileri sürerler. Dönemin çocuk edebiyatı alanının önde gelen yayıncılarından ve yazarlarından Tarık Dursun K. (Öz, 1977), öğretmen/yazar Gülten Dayıoğlu (Öz, 1977), Okar Yayınlarının sahibi ve yöneticisi Zeki Okar (Öz, 1977) ile Köy Enstitülü öğretmen/yazar Ümit Kaftancıoğlu (Öz, 1977) da zararlı yayınların, bir diğer deyişle çizgi romanların yüksek tirajına dikkat çekerek bu yayınlara alternatif seçenekler oluşturmanın önemini vurgularlar.

Cumhuriyet döneminin önde gelen çocuk dergilerinden Doğan Kardeş’i uzun yıllar yöneten Vedat Nedim Tör (2010) de çizgi romanlardan yola çıkarak gerçeklikten uzak yayınların çocuklar için ruhsal, bilişsel ve toplumsal açıdan zararlı olduğunu ileri sürer. Daha da ileri giderek, “komiksler, fotoromanlar ve gazetelerdeki çubuk resimli hikâyeleri” “manevi afyon” olarak nitelendiren Tör (akt. Alpay ve Anhegger, 1975: 27) bunları okuyan çocukların ve gençlerin “her türlü idealden, sorumluluktan yoksun, boşvermişizm ahlâkı içinde gününü gün eden […] avare tipler” olacağını öne sürer ve “zararlı yayınların bombardımanına karşı etkili bir kurtuluş savaşına geçme”nin “kutsal bir devlet ve millet ödevi” olduğunu iddia eder.

Dönemin etkin çocuk yayınevlerinden Gözlem Yayınlarının yöneticisi Abdullah Özkan (1977: 15) da Tom Miks, Teksas vs. türünden kitapların “ilkel duyguları sömüren içeriğe sahip olduklarını” dile getirir.

Çizgi romanları “çocuk dergisi” olarak nitelendiren Köy Enstitülü öğretmen/yazar Talip Apaydın (1977: 90) “Tommiks, Teksas, Kinova, Swing, Zagor, Kızıl Maske, Kara Maske, Vikingler […]” gibi yirmiye yakın çocuk dergisi olduğunu ve birçoğunun Batı’daki emperyalist yayınlardan “aktarma” olup bazılarının da bunların “özentisi” olduğunun altını çizerek çocuklar üzerinde kötü izler bıraktığını iddia eder. Ancak iddialarını somut ya da olası bir gerçekliğe dayandırmaz ve/veya örneklendirmez.

Türk Dil Kurumu (TDK), yayın organı olan Türk Dili dergisinin 1977 yılında yayınlanan Çocuk Yazını özel sayısında Yazı Kurulunun (1977: 151) “Çocuk Yazını” başlıklı yazısında “çoğu içerikten yoksun” ve “her toplumun gerçeğiyle bağdaşmayan” resimli kitapların genel olarak toplumu duygu ve düşünce yozlaştırmasına uğrattığını öne sürer. Ahmet Uysal (1976) da “zararlı yayın” olarak bahsettiği çizgi romanların çocukları toplum gerçeklerinden uzaklaştırdığını, beyinleri yıkadığını, beğenilerini çarpıttığını iddia ederek, 1950’lerden beri “milyonlarca insanın ‘resim aptalı’ olmasının” önlenemediğini ileri sürer.

Dönemin popüler çocuk kitabı dizilerinden Milliyet Yayınları Çocuk Kitaplarının yöneticisi Ulvi Okar’ın bu dizinin kuruluş amacını “vurdulu kırdılı ve eğitimcilerce zararlı kabul edilen yayınların piyasayı kaplamasına” (Öz, 1976: 132) karşılık kaliteli eserler yayınlama ihtiyacı olarak belirtmesi, çizgi romanların zararlı yayın olarak nitelendirildiğini imler.

Çizgi romanların çocuklar için sakıncalı olduğunu yalnızca edebiyat ve eğitimle ilgilenenler değil, sağlık uzmanları da salık verir. Çizgi romanların içeriğinin sakıncalı yönlerine dikkat çeken psikoloji uzmanı Prof. Dr. Sabri Özbaydar (Himmetoğlu, 1975: 9) katıldığı açık oturumda çizgi romanların “argo bakımından zengin, edebi zevkten yoksun ve gerçeklikten uzak olması” nedeniyle çocukların büyüme ve yetişme sürecini olumsuz etkilediğini ileri sürer. Benzer şekilde ruhbilim sağlığı uzmanı Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu (1977: 92) bu yayınlara “çocukların yazın beğenisini kösteklediği için karşı olduğunu” belirtir.

Ele alınan bu görüşlerde ön plana çıkan temel nokta, çizgi roman türünün edebiyat eseri olarak kabul edilmemesidir. Bu ortak görüşten farklı olarak öğretmen/çocuk edebiyatı yazarı İsmet Kür (1977: 155), resimli romanların çağın gerçeği olarak kabullenilmesi gerektiğini ifade ederek piyasa ve okur arasındaki gerçeklik ekseninde bir orta yola işaret eder. Ne var ki, çizgi romanların çocuklarda okuma tembelliği yarattığını öne süren Kür, çizgi romanların karşısına daha iyi çizerek ve daha ilginç çocuk kitapları sunarak çıkılabileceği tavsiyesinde bulunur. Türkiye’de çocuk yayınlarına uzun yıllar “yabancı” çizgi romanların egemen olduğunu öne süren karikatür sanatçısı Tan Oral (1977) da bu yayınların zararlı olduğunu düşünür ve üstelik zararlı değillermiş gibi “yerli versiyonlarının” yapılmaya başlamasını eleştirir.

Çizgi romanların okurları “resim aptalı” yapması ve/veya “okuma tembelliğine” sürüklemesi eleştirilerine karşılık çocuk edebiyatı yazarı Ülkü Tamer çocuk edebiyatı alanı içinden karşı argümanlarla kararlı bir duruş sergiler. İlk olarak çizgi romanın çağdaş bir sanat dalı olduğunu dile getiren Tamer (1977: 3) çizgi romanların okurları tembelliğe ittiği iddiasını, çizgi romanların en çok yayımlandığı Amerika, Fransa ve İngiltere’deki yüksek çocuk kitabı satışlarını örnek vererek çürütmeye çalışır. Bazı çizgi romanların çocuklar üstünde olumsuz etkilerinin olmasının gerekçe gösterilerek bu türün tümden “karalanmasını” doğru bulmayan Tamer, karikatür sanatçıları Tan Oral’ın ve Mıstık’ın (Mustafa Eremektar) dönemin Milliyet Çocuk dergisindeki çizgi köşeleri “Çiçeklerle Gerçekler”e ve “Uzay Çocukları”na olumlu eserler olarak dikkat çeker. Devamında Tamer’in çocuk edebiyatı alanında “makbul” ve “namakbul” türlerin ayrımına işaret eden ve bunu sorgulamaya açan ifadesi çocuk edebiyatı üstüne tartışmaların kapsamını genişletme olanağı taşıması açısından önemlidir:

“Çocuğa verdiğimiz her şey ağır başlı, çatık kaşlı mı olsun? Onu her zaman son derece ‘ciddi’ şeylerle bunaltalım mı? Çocuğun eğlenmeye, dinlenmeye, ‘hoşça vakit geçirmeye’ hakkı yok mu?” (a.g.e.: 3)

Tamer’in konuya bir çocuk öznenin bakış açısından yaklaşmaya çalıştığı açıkça görülmektedir. Bu bakış açısı ortaya koyduğu sorularla hem yetişkinlerin çocuklara karşı tutumlarını eleştirmesi hem de Birleşmiş Milletlerin (CRIN, n.y.) 1959 yılında güncellemeler yaparak kabul ettiği Çocuk Hakları Beyannamesinde yer alan “oynama (play) ve dinlenme/eğlenme (recreation)” hakkını edebiyat bağlamında gündeme getirmesi açısından çağdaştır.

İşlenen konular ve yazının az olması nedeniyle yoğun eleştiriler karşısında, karikatür sanatçısı Turhan Selçuk (akt. Öz, 1980: 455-456) da Ülkü Tamer gibi çizgi roman türüne topyekûn karşı çıkışı eleştirir. Selçuk, her türün iyi-kötü ve/veya faydalı/zararlı örnekleri olabileceğinden yola çıkarak çizgi romanların da çeşitli örneklerinin olduğunu savunur ve çağdaş yaklaşımın çizgi romanı kötülemek yerine her türde iyi edebiyat örnekleri vermeye çalışmak olduğunu ifade eder.

Çocuk edebiyatının oluşumuna katkıda bulunan yetişkin aktörler çoğunlukla çizgi romanları çocuk edebiyatı eseri olarak kavramaktan uzak olup, çocuklar için “zararlı” olduğunun altını çizer. Görselliğin yazının karşısında konumlandırıldığı ve görsellerin çocuklara okuma alışkanlığı kazandırılmasında bir engel olarak düşünüldüğü görülür. Ayrıca zararlı ya da çöplük kitap addedilen eserlerin çeviri olması da ortaya çıkan bir diğer örüntüdür. Çeviriye karşıt bir tutum benimsenmesinde aktörlerin siyasi belirlenimlerinin ve bu doğrultuda çocuk edebiyatında telif eser üretimini destekleme çabalarına ağırlık verilmesinin etkili olduğu düşünülebilir. Yine de, çeviri etkinliğine bakıldığında ciddi oranda çeviri eser yayımlandığı görülür. Doğrudan olumsuz düşünenlerin yanı sıra, çizgi roman gerçeğini kabul eden ama bu durumla baş etmek için daha yetkin eserler yayımlayarak çocuk okurların ilgisinin çekilmesi gerektiğine dikkat çeken isimler vardır. Son olarak, az sayıda da olsa özellikle çocuk edebiyatı eserlerinin görsel yönüyle özel ilgilenen çocuk edebiyatı aktörleri (bazı editörler ve karikatür sanatçıları) çizgi romanları çocuk edebiyatının önemli bir bileşeni olarak çocuk bakış açısından ele alırlar ve çizgi roman meselesini çocuk haklarıyla ilişkili kurularak verimli bir bağlama oturturlar. Bu yaklaşım sonraki yıllarda meydana gelen tarihi olayların neden olduğu onca aksaklığa rağmen çocuk edebiyatı tarihinde her daim bir umut ışığı olarak yer almayı hak eder.

Kaynaklar:

Alpay, M. ve Anhegger, R. (haz.) (1975). Çocuk Edebiyatı, Çocuk Kitapları, Cem Yayınevi, İstanbul.

Altınkaynak, H. (1976). “Çocuklar için Edebiyat”, Cumhuriyet Gazetesi, 1 Mayıs 1976, s. 5.

Apaydın, T. (1977). “Çocuk Yazını başlıklı açık oturum”, Türk Dili, Sayı: 311, ss.89-93.

Berfe, S (1976). “Türkiye’de Çocuk Edebiyatının Dünü, Bugünü ve Yerleşip Kökleşmesi için Yapılması Gerekenler”, Milliyet Sanat, Sayı: 181, ss.4-5.

Cantek, L. (1996). Türkiye’de Çizgi Roman, İletişim Yayınları, İstanbul.

Cantek, L. (2013). Cumhuriyetin Büluğ Çağı: Gündelik Yaşama Dair Tartışmalar (1945-1950), 2 bs., İletişim Yayınları, İstanbul.

CRIN. (n.y.). “UN Declaration on the Rights of the Child (1959)”, (Çevrimiçi) <https://archive.crin.org/en/library/legal-database/un-declaration-rights-child-1959.html#:~:text=The%20child%20shall%20enjoy%20special,conditions%20of%20freedom%20and%20dignity.> (Erişim tarihi: 31 Mart 2022).

Himmetoğlu, N. (1975). “Çocuk Kitapları Nasıl Olmalı?”, Düşünenlerin Forumu, Milliyet
Gazetesi
, 16 Kasım 1975, s. 2 ve 9.

Kür, İ. (1977). “1977 Nisanında Türkiye’de Çocuk ve Yayınları”, Türk Dili,
Sayı: 311, ss.153-156.

Oral, T. (1977). “Resimleme, Çocuk Yayınlarında Çok Kez Okumaya Yönelten Bir Etkendir”, Milliyet Sanat, 22 Nisan 1977, Sayı: 228, s. 7.

Öz, E. (1976). “1975’te Çocuk Edebiyatımız”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı 1976, Tekin Yayınevi, İstanbul, ss.102-157.

Öz, E. (1977). “1976 Yılında Çocuk Edebiyatımız ve Çocuk Kitaplarımız”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı 1977, Tekin Yayınevi, İstanbul, ss.122-126.

Öz, E. (1978). “1977’de Çocuk Edebiyatımız”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı 1978, Tekin Yayınevi, İstanbul, ss.97-127.

Öz, E. (1979). “1978 Yılında Çocuk Edebiyatı”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı 1979, Tekin Yayınevi, İstanbul, ss.338-385.

Öz, E. (1980). “1979 Yılında Çocuk Edebiyatımız”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı 1980, Tekin Yayınevi, İstanbul, ss.412-463.

Özkan, A. (1977). “Çocuk Yayınları Üstüne Soruşturma”, Yürüyüş Dergisi, 22 Mart 1977, ss.14-15.

Tamer, Ü. (1977). Ülkü Tamer ile yapılan röportaj, Milliyet Sanat, 22 Nisan 1977,
Sayı: 288, s. 3 ve 32.

Tör, V. N. (2010). Yıllar Böyle Geçti, 2. bs., Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Türk Dili Yazı Kurulu (1977). “Çocuk Yazını”, Türk Dili, Sayı: 311, s.150-151

Uysal, A. (1976). “Can Arkadaş”, Türk Dili, Sayı: 303, ss.744-745.

Yörükoğlu, A. (1977). “Çocuk Yazını başlıklı açık oturum”, Türk Dili, Sayı: 311, ss.89-93.

  1. Erken cumhuriyet döneminin popüler kültür ortamını araştıran Levent Cantek (2013), çizgi romanların Türkiye’de çıkış yaptığı 1930’lu yıllardan, ivmesini kaybettiği 1950’li yıllara kadar edebiyat ve yayıncılık alanının önde gelen isimlerinin çizgi romanları çocuklar için uygun bulmadıklarını ve adeta çizgi roman karşıtı hareketin öncülüğünü yaptıklarını ortaya koyar.
Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top