O Kadar Uzun Yaşayamayabilirim!*

Bagdagul Mussa

Amine Hoca sınıfa doğru giderken o gün işleyeceği konu aklına gelince kendi kendine gülümsedi: “Büyüdüğünde ne olmak istersin?” Hayatta bir kere de olsa herkese sorulan ve herkesin cevap verdiği bir soru.

Amine Hoca da öğrencilerine bu soruyu sormayı severdi. Çocukların soruya cevap verirken yaşadıkları heyecanın, hayallerini bir an önce gerşekleştirme arzusunun gözlerine yansıması sonucu gözlerinin nasıl ışıl ışıl parladığını izlerken kendi çocukluk hayallerini hatırlar, mutlu olurdu hep.

Bunları düşünerek sınıfa girdi. Çocuklar ayağa kalkarak kendisini selamladılar. Yerlerine oturduktan sonra günün konusunu hatırlatarak çocuklara tek tek soruyu yöneltmeye başladı.

Çocuklar birbirleriyle yarışırcasına ve kendi hayalinin en güzel hayal olduğuna herkesi inandırmak istercesine hayallerinden bahsetmeye başladılar. Kendileri gibi hayalleri de birbirlerinden farklıydı. Biri doktor olup ninesine bakmak istiyorken, öbürü çiftçi olup anne babasına yardımcı olmak istiyordu. Bir diğeri makine mühendisi olup Ürdün’ün kendi markası olan bir araba yapmayı hayal ediyorken bir başkası pilot olup dünyayı gezip görmek istediğini dile getiriyordu. Derken sıra sınıfa bu dönemin başlarında yeni gelen Kerim’e geldi. Ailesi, Filistin’deki son savaştan sonra Ürdün’e göç etmek zorunda kalan binlerce aileden sadece biriydi.

Kerim’in gözlerinde bunca yıl çocukların gözlerinde görmeye alışkın olduğu ne heyecan ne de ışık vardı. Kerim, hüzün dolu bakışlarını indirerek:

  • Ben artık bir şey hayal etmiyorum, Hocam. Ne işe yarar ki? dedi. Hoca:
  • Niçin öyle diyorsun, Kerimciğim? dedi sesindeki şefkatle çocuğu okşarcasına. Kerim ciddiyetini bozmadan:
  • Çünkü, biz Filistinli çocukların, hayallerini gerçekleştirebilecek kadar uzun ömrü olacağını sanmıyorum, dedi.

Sınıf derin bir sessizliğe gömülmüştü.

  1. Sosyal medyada okuduğum yorumda geçen Filistinli bir çocuğa ait bir cümleden ilham alınmıştır!

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top