Mia aslında okula gitmeyi seven bir öğrenciydi fakat her nedense öğretmeni Bay Klauser’dan korkuyordu. Bay Klauser’in sesi o kadar gür ve yüksek ki Mia’ya bir şey söylediğinde veya tahtaya çağırdığında Mia her defasında korkudan olduğu yerde sinip kalıyordu.
Bir gün Mia’nın abisi Max ona alaycı bir gülüşle “SEN bir korkak tavşansın!” dedi. Mia bunu duymaktan hiç hoşlanmadı ve abisine: ”Hıh! Sen de bir palavracısın,” dedikten sonra Max bu söylenene kahkaha attı ve: “Kızların hepsi ödlektir,” dedi. Mia bu duruma çok sinirlendi ve her sinirlendiğinde ne yapacağını bilemediği zamanlardaki gibi gidip bahçeye oturup düşünmeye başladı.
Mia, “Hayır, kızlar korkak değildir!” diyerek tepki gösterdiği sırada birden “Biliyorum, haklısın,” diyen ince bir ses kulağına çalındı.
Mia korktu. “Kim var orada?”
Korkudan midesine ağrılar girmeye başlayan Mia, bir an önce oradan kaçmak istedi. Tam o anda bir çıtırtı duyuldu çalıların arasından. Mia’nın kucağına ufak bir şey zıpladı ve “Selam, ben geldim!” dedi.
Mia şaşkın şaşkın “Sen de kimsin?” diye sordu. Tavşanımsı şey kıkır kıkır güldü. “Ne yani, sen benden korkmuyor musun? Ben bir hayalet, bir canavar ya da ürkütücü bir vampir olabilirim. Büyülü bir cadı, belki bir hayalet, belki de korkunç bir canavar? Ama hayır! Kimse benden korkmuyor. Kim benden neden korkmalı veya ürpermeli ki? Ben hep böyleyim, korkulacak biri değilim. Aksi çok saçma olurdu değil mi? Fakat…”
Ufaklık konuştukça konuşuyor Mia’nın kafasında ise sorular dönüp duruyordu.
Mia: “Hayır senden korkmuyorum. Ama senin kim olduğunu merak ediyorum.”
Ufaklık durakladı ve çekinerek Mia’nın kulağına: “Bana korkak tavşan diyorlar!” diye fısıldadı.
O sırada tavşan Mia’ya o kadar komik baktı ki Mia gülmeye başladı. “SEN O bahsi geçen korkak tavşan mısın? Sen gerçek misin yani?”
“Şşşt! Herkes benim kim olduğumu bilmek zorunda değil! Çünkü O “korkak tavşan” olmak hiç hoş değil..”
Mia anlayışla ve özür dilercesine kafasını salladı.
“Eminim herkes sana gülüyordur, değil mi?” Tavşan başını sallayarak onayladı.
“Hem benimle alay ediyorlar hem de hakaret etmek için benim adımı kullanıyorlar.
Sence de bu üzücü bir durum değil mi?”
Mia: “Hem de nasıl..” dedi ve o anda abisi aklına geldi.
“Max’da bana bugün ‘korkak tavşan’ dedi. Gerçekten çok sinirlendim.”
“Seni çok iyi anlıyorum,” diye mırıldandı tavşan.
“Günde binlerce kez ve hatta daha fazla böyle hissediyorum. Kim bir şeyden korksa hep ben buna katlanmak zorunda kalıyorum. Hadi şimdi söyle bana, neden sana ‘korkak tavşan’ dediler?”
Mia okuldan, Bay Klauser’dan ve tahtaya çıkma korkusundan bahsetmeye başladı.
Tavşan: “Korkan korkutulur!.. Anlıyor musun?”
Mia: “Hıım, yani korkarsam beni korkuturlar, o zaman kendime korkmadığımı söylersem korkum azalır mı?” Tavşan başını sallayarak onayladı.
“Bu sihirli söz sana yardım eder.”
Mia rahat bir nefes aldı ve “Bu çok güzelmiş. Korkan korkutulur. Korkan korku…”
Mia, tekrar tekrar sihirli sözü söylüyor ve okulun artık o kadar korkunç olmadığını hissetmeye başlıyordu.
“Çok teşekkür ederim” dedi korkak tavşana, oysa o gideli çok olmuştu. Belki de bir sonraki görevine..
Yazar: Elke Bräunling
Almancadan Türkçeye Çeviren: Arzu Emlek
Düzeltmen: Semanur Öztürk
Kaynak Metin: (Çevrimiçi)
https://www.elkeskindergeschichten.de/2018/08/03/mia-und-der-angsthase/ , 08.11.2022