Gerd Klingeberg
Emil ve Dedektifler veya İkizler Neyin Peşinde? gibi kitapları ile Erich Kästner, şüphesiz 20. yüzyılın en önemli çocuk kitabı yazarlarından biri olarak kabul edilir. Ancak Kästner’in bundan çok daha fazlası olduğu kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Çünkü Erich Kästner bunun dışında keskin dilli bir toplum eleştirmeni, akıllı bir yergici, lirik şairi ve ahlâk filozofu, hayatı boyunca çevresindeki insanları ve onlarla olan ilişkilerini eleştirel bir şekilde ele alan, diğer şeylerin yanı sıra kendi deneyimlediği ikinci Dünya Savaşının nedenleri ve sonuçları ile ilgilenen, empatik ve iyi konuşma becerisine sahip bir yazar idi. İfadelerinin çoğu bugün de ölümünden 45 yıl sonra, 1974 senesinde, sınırsız ve bugün olduğu kadar güncel ve anlam dolu olmaya devam ediyor. Bu nedenle, alışılmadık derecede heyecan verici özgeçmişine daha yakından bakılmaya değer…
İçerik
23 Şubat 1899’da Erich Kästner, Almanya’nın Dresden şehrinin Neustadt mahallesinde bir çatı katı dairesinde dünyaya gelir. Ebeveynleri; annesi Ida ve babası Emil, küçük burjuva koşullarına maliktirler. Biyolojik babasının, ailesinin Yahudi aile doktoru sağlık müşaviri Dr. Zimmermann olması, Kästner’in ölümünden sonraya kadar bir sır olarak kalmıştır. Annesi Ida, çok sevdiği çocuğuna en iyi eğitimi sağlayabilmek için kendisini takıntılı bir şekilde çalışmaya adar. Uslu bir çocuk olan Erich, annesine öğrenme isteği ile teşekkür eder: Erich okulda sınıf birincisidir. Ancak başlangıçta öngörüldüğü gibi, ilkokul öğretmeni olarak bir kariyere başlamayacaktır, çünkü çok geçmeden hâkim olan otoriter eğitim tarzını destekleyemediğini fark eder. Bunun yerine kısa bir süre sonra metropol şehir Berlin’e giden Erich, yetenekli bir gazeteci, köşe yazarı ve lirik şairi olarak tanınır. Ancak keskin zekâlı ve eleştirel yazım şekilleri ile de zaman zaman kafa üstü düşer. 1928’de yayımcı Edith Jacobsohn ona bir çocuk kitabı yazmak isteyip istemediğini sorar. Buradan Kästner’in uluslararası üne kavuşturan Emil ve Dedektifler kitabı ortaya çıkar. Nazi yönetiminin felaketini erkenden öngörür, 1933’te yazarlığı yasaklanır, aynı yıl kitap yakma töreninde aforozlanmış yazarlardan biri olur – kendi kitapları da yakılır! Ancak 12 yıllık Nazi teröründe iki kez kısa zamanlı tutuklanmasına rağmen Almanya’da kalmaya devam eder.
Hatta 1941’de (Berthold Bürger takma adı ile) dev film projesi Münchhausen’in senaryosunu yazar, Berlin’de bombalanarak evsiz kalır ve Avusturya Mayrhofen’deki sahte çekimler sırasında savaşın sonunu yaşar. Hayatının sonraki yıllarını Münih’te geçiren Kästner, gelişmekte olan savaş sonrası Almanya’da kabare sanatçısı, eleştirel gözlemci ve analist olarak müdahalelerine devam eder. İlginç bir şekilde, 50’li yıllarda eğitimcilerin çoğunluğu tarafından çocuk kitabında çok fazla gerçekçilik barındırması sebebi ile İkizler Neyin Peşinde? kitabı “tavsiye edilmez” olarak sınıflandırılır; Hayvanlar Konferansı kitabı ise çok daha iyi değerlendirmeler alır. Kästner edebiyat ödülü yağmuruna tutulur ve 75. doğum gününden kısa bir süre sonra yemek borusu kanserinden hayatını kaybeder.
Eleştiri
Zaman Bozuk 20. yüzyılın en önemli Alman Edebiyatçılarından biri olarak kabul edilebilecek olan Erich Kästner’in hayat hikâyesini çok bilgili şekilde ele alır. Son zamanlarda yeni baskıda cep kitabı şeklinde yayınlanan kitap özenle araştırılmış ve canla başla kaleme alınmıştır. Açık bir biçimde gençlik kitabı olarak yorumlanmasa da, 1995 yılında Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne (Gençlik Kurgusu kategorisi) layık görülür. Kitabın yazarı olan Klaus Kordon, 2016 yılında Toplu Eser Özel Ödül kategorisinde ödüle layık görülür.
Kästner’in biyografisini ayrıntılı bir şekilde anlatmanın yanı sıra Kordon, Kästner’in yaşamındaki durumları, deneyimleri ve aşamaları yazarın edebi yorumlarıyla ilişkilendirmeye özellikle önem verir. Böylece Kordon’un mantıklı bir şekilde açıkladığı gibi, örneğin, Kästner’in annesiyle olan güçlü içten ilişkisi (yıllar boyunca her gün yazıştığı ve böylece hayatı boyunca çok kişisel içerikli binlerce mektup birikmiştir) romanlarındaki Kadın ve Anne karakterlerini açıkça yansıtır. Örneğin Emil ve Dedektifler kitabındaki gibi.
Genel olarak Kordon, Kästner’in roman karakterleri için gerçek anlamda var olan birçok kişiyi doğrudan rol modelleri olarak tanımlamaktadır. Bunların arasında yazarın kendisi de Emil (Kästner’in ikinci adı!) daha doğrusu Fabian, Baba Emil, aynı kitapta neredeyse var olmayan Baba olarak, ama aynı zamanda romanlarında sadece biraz gizlenmiş görünen arkadaşlar da ortaya çıkar.
Emil Erich Kästner kendisini bu hikâyenin kahramanı hâline getirdi ve yakın gördüğü insanları yanına aldı. Gelecekte de böyle olacaktır.
Metinlerinde her daim iyi yetiştirilmiş, annenin baskın olduğu oğul ortaya çıkacak; her daim yalnız olan, çalışkan, özverili annelere bir anıt olacaktır. Bütün Kästner romanlarını, bütün anlatımlarını ve şiirlerini bilen kişi, yan karakterler dışında sadece bir tek anneyi tanıyacaktır: Kästner’in annesini. Ve sadece bir tane, ona uyan, iyi yetiştirilmiş oğul’unu … [1]
Bunların çoğu az ya da çok açık olabilir, ancak Kordon’un argümanlarının gerekçesi makuldür.
Bu Kästner’in güçlü anti-militarist tavrını, özellikle de siyasi ortamdaki otoritelerin çok eleştirel bir şekilde sorgulamasını içerir. Kordon, bunu 1917’de yapılan askere çağrı ve sadist eğitmen Vaurich’in vahşi askeri tatbikatına bağlar, bu da onbaşı olan Kästner’de kalp hasarı ve cepheye uygunsuzluğun yanı sıra her türlü militarizm ve savaşa karşı ömür boyu süren bir nefret oluşturur.
Bu nedenle Kordon on iki yıllık Nazi yönetimi sırasında Kästner’in kolayca anlaşılamayan tavrını kapsamlı bir şekilde ele alır. Yazma yasaklarına ve iki kez tutuklanmasına rağmen, bir ölçüde sorunsuzca yerleşmeyi başararak, arkadaşlarının ve yoldaşlarının tekrarlanan tavsiyelerine karşı göç etmeye karar verir. Ama Kordon’un, Kästner’in iktidardakilerle olası bir düzenlemesi hakkında en ufak bir kuşkusu bile olsa, kesin olarak reddedilir.
“On iki yıl sessiz kalma ve sessizlik onu değiştirdi. Her ne kadar o hâlâ zor gerçekleri basit sözlerle nasıl giydireceğini bilen seçkin bir Stilist olsa da, dış ihtişamı kutsal öfkeye ve derin düşüncelere yol açtı.” [2]
Kordon, Kästner’i idealize etmeden, dost canlısı ve ahlak kurumu olarak tanımlıyor, ancak aynı zamanda onun karanlık yanlarını da gizlemiyor. “Kutsal” olarak son derece şekillendirilmiş “annecik” dışında sadece bugünün standartlarına göre bile pek kabul edilebilir olmayan ve örnek teşkil etmeyen kadınlara karşı davranışları örnek olarak sayılabilir. Bazen aşırı ahlakçı işaret parmağı ya da içgörü ve ikna yoluyla eğitme çabası sonucunda yalnızca bazı durumlarda başarılı olan uyarıcının artan teslimiyetini gösterir.
Elbette Kästner’in kendisi de tüm bu seçilmiş alıntı, şiir ve durum açıklamalarında söz alır. Kordon, okuyucunun Kästner’a bakışını çiçeğin içinden söylenen, hoş olmayan gerçeklerin güzel ama çok rafine bir şekilde paketlenmesinin ustası olarak keskinleştirir; Buna en iyi örnek kişi Münchhausen’dir.
Ancak en büyük sanat eseri “ayrıştırıcı”lık olan Kästner, sansür otoritesinin gözleri altında filme gerçekten “ayrıştırıcı açıklamalar” eklemeyi başarıyor. Yaşlı kadın düşkünü, filmin bir noktasında Prenses Isabella’ya şöyle diyor: “Devlet Engizisyonunun on bin gözü ve kolu vardır. O doğru ve yanlış yapma gücüne sahiptir.” Baron Münchhausen şu sözleri kullanır: “Hayret etmek sağlıksızdır”, “Bağlı olmak bağlılığı basitleştirir”, “Aynaya nadiren bakılan zamanlar vardır” ve filmin sonunda, Baron ve sadık hizmetkârı Ay’a balonla geldiğinde şunu tespit eder: “Zaman bozuk, Christian.” Suçluların diktatörlüğü altındaki bir yazar, zaman koşulları hakkında ne düşündüğünü daha açık bir şekilde söyleyemez.[3]
Kästner’in mükemmel tekerlemelerinin görünüşte pürüzsüz yüzeyi ve dilinin mizahi hafifliği ile zarafet altındaki esprili ifadelerinin ve suçlamaların keskinliği ve doğruluğunun çoğu zaman ancak ikinci hatta üçüncü bakışta tam olarak algılanması bir eksiklik olabilir. Ama muhtemelen tam da bu, onun edebi toplu eserleriyle meşgul olmanın cazibesini oluşturur.
Sonuç
Zaman Bozuk kitabı Erich Kästner’in hayatını kapsamlı bir şekilde ele alır. Empatik, anlaşılır bir şekilde yazılmış biyografi, büyük Alman edebiyatçısının roman ve şiirlerini inceleyen herkes için ilgi çekicidir. Ayrıca, Kästner’in insan davranışlarına ilişkin edebi bakış açısına daha fazla odaklanmayı teşvik eder. Bu, tanınmış çocuk ve gençlik kitaplarının okuyucuları olarak yazarın çalışmalarının ve yaşamının arka planı hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen 14 yaş ve üstü gençler için de geçerlidir. Kitap, özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında Almanya’da meydana gelen olayları canlı bir şekilde tanımladığı için, yakın Alman tarihinin bu hareketli aşamasını eğitim müfredatı olarak da hizmet eder.
Kaynakça:
Kordon, Klaus (2019). Die Zeit ist kaputt. Die Lebensgeschichte des Erich Kästner, Weinheim, Gulliver in der Verlagsgruppe Beltz.
Almancadan Türkçeye Çeviren: Alper Akbay
Düzeltmen: Semanur Öztürk
Kaynak Metin: (Çevrimiçi) https://www.kinderundjugendmedien.de/kritik/jugendroman/2684-kordon-klaus-die-zeit-ist kaputt?highlight=WyJtdXR0ZXJmaWd1cmVuIiwibXV0dGVyZmlndXIiXQ== , 10.04.2023.