Efe Hiçbir Şey Yapmıyor

Günlerden Pazardır.

Efe burnunu mutfak penceresine bastırırken dışarıda misket büyüklüğündeki yağmur damlalarının su birikintilerine çarpışını izler.

“Baba, canım sıkılıyor!” der Efe.

“O zaman bana yemek yaparken yardım etˮ önerisinde bulunur Erdem Bey.

“Ben yemek yapmak istemiyorum ama,” der Efe ve o sırada mutfak camı buğulanır.

Efe, ayaklarını sürüyerek mutfaktan oturma odasına geçer.

“Anne, canım çok sıkılıyor!”

“Ece ile oynasana.”

“Hayır istemiyorum, o her zaman oyuncak bebeklerle oynamak istiyor. Bu benim işime yaramaz!”

Efe’nin büyük kuzeni Nil ziyaretlerine gelmiştir

Nil, koltuğa uzanmış cep telefonu ile uğraşırken:

“Nil, telefonunla oynayabilir miyim?”

“Hayır, işim var.ˮ

“Ama benim canım çoooook sıkıldı!”

“O zaman televizyonu aç.”

Efe mızmızlanarak, “Ama şu an izlenmeye değer bir şey yok!” der.

Erdem Bey’in sabrı tükenir:

“Sürekli hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey duyuyorum senden. O zaman bir kere de bir saat boyunca hiçbir şey yapmayı ver!”

Efe düşünür ve “Hiçbir şey yapmamak için neye ihtiyacım var?” diye sorar.

“Neye ihtiyacın olsun ki? Tabii ki hiçbir şeye!“ diye bu durumdan sıkılmış bir şekilde yanıtlar babası.

Efe ortadan kaybolur.

Ne ortalıkta görünür ne de sesi duyulur.

Nil bu duruma şaşırır ve Efe‘nin odasına gider.

Taşlaşmış gibi sandalyesinde oturmuş duvara bakan Efe, gözlerini bile kırpmıyordur.

“Efe, iyi misin? Bir şey söyle!”

Nil onu omuzlarından sarsar.

Hiçbir şey olmaz.

“Telefonumla oynayabilirsin istersen!“

Ama Efe hâlâ Mısırdaki mumyalar misali sandalyeye çakılı kalmış vaziyette oturuyordur.

Erdem Bey, Nil‘in seslenişi üzerine odaya gelir.

Şaşkınlıkla “Neler oluyor burada?“ diye sorar.

“Bilmiyorum kiˮ diye yanıtlar Nil.

“Şok geçirmiş. Belki de ödevlere karşı gelişen alerji gibi bir şey olabilir.“

“Saçmalık!ˮ

Erdem Bey, Efe‘nin ilgisini çekebilmek için amuda kalkıyor, bu esnada kulaklarını sallıyor ve gözlerini bir kırlangıç gibi yuvarlıyordu.

Ama Efe hâlâ taş üzerine çakılmış gibi sandalyede oturuyordu.

Eda Hanım, çocuk odasındaki sesleri fark eder.

Efe‘nin donmuş gözlerinin önünde elini yukarıdan aşağıya doğru sallar ancak hiçbir şey olmaz!

“Hemen bir ambulans çağırmalıyız!” diye seslenir Eda Hanım.

Kısa bir süre sonra siren seslere duyulur.

Ve sağlık görevlileri odaya girer.

Derin bir nefes alarak “Ne oldu, neyiniz var?” diye sorar sağlık görevlilerinden biri.

“Efe bir saattir burada oturuyor ve hiçbir şey yapmıyor!” diye yanıt verir Erdem Bey.

O sırada Efe gözlerini kırpar, sol kolunu sallayıp sağ ayağını yavaşça yere sürer.

”Neee, bir saat doldu mu?“

Efe sırıtır.

“Şimdi telefonunla oynayabilir miyim?ˮ

Sağlık görevlileri şaşkın bir yüz ifadesi ile Efe‘nin önünde dururlar.

Erdem Bey öfkeyle ellerini beline götürür,“İnanmıyorum, sen aklını yitirdin sanırım!ˮ

Eda Hanım şaşkınlıktan nefes nefese kalır.“Bizleri çok korkuttun, bu hiç komik değil!ˮ

Nil gülmekten zor nefes alarak, “Şimdi gerçekten bir saat hiçbir şey yapmadın,ˮ der ve çok gülmekten karnını tuttuğu sırada Efe‘ye telefonunu uzattır.

Efe mutlu bir şekilde oyun oynamaya başlar.

“Ve yarın …ˮ der Efe, “bir de hiçbir şey yapmamayı deneyeceğim!ˮ

Yazar: Andreas Düll

Almancadan Türkçeye Çeviren: Alper Akbay

Düzeltmen: Semanur Öztürk

Kaynak Metin: (Çevrimiçi) http://geschichten-fuer-jungs.de/ben-macht-nichts/, 24.08.2023

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top