Çocuk Edebiyatında Çocuk Gerçekliği

Erkan Çer

Çocuk edebiyatının öznesi “çocuk” olduğuna göre, kekemeliğini gidermek için uzun zaman ağzına çakıl taşı koyarak konuşan ve sonunda söz söyleme ustadına dönüşen Demosthenes gibi, çocuk edebiyatı yazarlarının da sürekli olarak yapıtlarında çocuğun kendisini öncelemesi gerekir. Başka bir söyleyişle, çocuk kitaplarının içerik, tasarım ve eğitsel özelliklerinin hedef kitlenin düzeyine uygun olması beklenir. Çocuk edebiyatı yapıtlarında çocuk yerine yetişkin ve onun dünyasının, ideolojik, geleneksel söylemlerinin, tek ve değişmez doğrularının, insana ve yaşama yönelik bakış açısının öncelenmesi, çocuk kitaplarının çocuğun gerçekliğine göre değil de yetişkin ve onun düşüncesine göre oluşturulduğunu gösterir. Bu durum, yetişkinin ya da çocuk edebiyatı yazarının çocuğa “biçim vermek”, onu “kalıba sokmak” isteğini de ortaya koyar. Gerçekte, yazarların çocuğun kendisine yabancı olan bu değişkenleri ya eleştirel bir süzgeçten geçirmeleri ya da Mercurius’un asasıyla yeraltı dünyasına sürmeleri gerekmektedir.

Çocuğun kendine yabancı, yetişkin dünyasına ait olan anlayışların çocuk kitaplarıyla örtüştürülmesi, çocuğun erken dönemden başlayarak yetişkin dünyasına adım atmasına yol açabilir. Çocuğun kitapta kendini değil de yetişkin dünyasına ait düşünceleri, davranışları, eylemleri ve duyguları bulması, çocuğun çocukluğuna yabancılaşmasına neden olabilir. Çocuk dünyasına yabancı anlayışlar yansıtılarak çocuk kitaplarının hazırlanması, tıpkı sihirli bir odundan yapılan ve gerçek bir çocuğa dönüşen Pinokyo’da olduğu gibi çocuk kitaplarında da “yetişkin çocuk”ların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. İşte bütün bu yönleriyle, çocuk edebiyatı klasiklerinde olduğu gibi çocuğa yönelik yerleşmiş kültürel kalıpların ya da kalıntıların günümüz çocuk edebiyatı yapıtlarına taşınmaması ve bu doğrultuda ülkemizde çocuk edebiyatının geleceği açısından çocuk kitaplarının tutunacağı yolun çocuğun gerçekliği üzerinden çizilmesi gerekmektedir.

Kaf dağının yücelerinden bakarak ya da sırça köşkte oturarak çocuklara seslenilmemesi gerekir. Çocuğu uzaktan görerek betimlemeye çalışmak karanlıkta atılan okun durumuna düşmektir. Çocuğa yakın olmak, onu algılamaya çalışmak temelde onun gerçekliğine yakınlaşmaktır. Bu bakımdan çocuk gerçekliği, çocuğun doğasının, ilgisinin, gereksinmesinin, bakış açısının, dil ve anlam evreninin yaş gruplarına göre farklılığını ortaya koymaktadır (Çer, 2016). Açık bir söyleyişle, çocuk, doğası gereği oynamak, eğlenmek, gülmek isteyen bir varlıktır. Zengin düşsel dünyaları, sürekli devinim isteyen güdüleri onların en belirgin özelliğidir. Merak duygusuyla keşfetme ve serüven yaşama isteği, onların yaşantılarının olmazsa olmazlarıdır. Onları gerçek yaşamın sınırlılıklarından düş gücü kurtarır; düş gücüyle çocuklar sözcüklerle ve imgelerle kendi bilişlerinde var olan yeni bir dünya keşfederler. Bu yeni dünyayı çocuklar istediği gibi değiştirebilir; bu dünyada yeni düşünceler oluşturabilir ve sorunlara yaratıcı çözümler getirebilirler. Onlar yapmış oldukları eylem ve davranışların heyecanına ve coşkusuna önem verirler (Karwowski, 2012; Olmsted, 2012). Bütün bu özellikler, çocuğun yaşama ve dünyaya yetişkinlerden farklı değerler ve anlamlar yüklediğinin bir göstergesi olduğuna göre, çocuk edebiyatı yazarlarının çocuğun doğasında yer alan bütün bu özellikleri Atinalı Timon’un herkesin elini tez tutmasını buyurduğu gibi bir karınca titizliğiyle çocuk kitaplarına taşıması gerekmektedir.

Halil Cibran’ın söylediği gibi “Çocuklara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.” (Cibran, 2016) anlayışıyla çocuklara yaklaşılmalıdır. Özellikle çocuklar, yetişkinlerin devamı, geleceği ve sosyal sigortası olmaktan öte sosyallaşmesi gereken bedensel, duygusal ve bilişsel gereksinmeleri karşılanması beklenen bireylerdir. Herkesin “çok erken” ya da “çok geç” diye karşı koymasını beklemeden çocuğun bedensel, duygusal, sosyal ve bilişsel gereksinmelerinin erken çocukluk döneminde giderilmesi gerekir. Çünkü erken dönemde, çocuğun gereksinmeleri karşılandığı zaman, çocukta olumlu benlik imgesi oluşur ve çocuk diğerleriyle sosyalleşmeye daha çok ilgi duyar; kendini rahat hisseder, keşfetmeye hazır hale gelir ve gizilgüçlerini kullanarak kendini gerçekleştirebilir (Pringle, 1986). Bu bakımdan, farklı düzeylere yönelik oluşturulan çocuk kitaplarının olaylar bileşkesinde ya da karakter yapısında çocuğun sevgi ve güven, tanıma ve bilme, önemsenme ve onaylanma, yeni deneyimler yaşama, yaratıcılık, özerklik ve sorumluluk ile ilgili gereksinmelerinin açlık ve susuzluk gibi sürekli olarak karşılanması gerekmektedir.

Çocuğun keşfe çıkması, etkileşime geçmesi, ilişki kurması, yoğunlaşması ve becerilerini göstermesi hangi tür değişkenlere bağlıdır? Bu soruya verilecek yanıt çocuğun sevdiği, hoşlandığı ve beğendiği seçimleri ortaya çıkarmakla birlikte onun ilgilerinin de yapılandırılmasına katkı sağlar. Çocuklar, olağanüstü, farklı, yeni, ilk kez karşılaştıkları, kendilerine bilinmeyen gelen, dikkat çekici, gizemli, sıradışı, eğlenceli, şaşırtıcı, gülünç, tuhaf, ilginç, heyecan veren, beklenmeyen yeni bir durum, olay, çevre, yaşantı ve öğelerden hoşlanırlar. Onlar yaş ve gelişimsel olarak canlı, karşıt, düz ve parlak renkler ile devingen ve yalın çizilmiş açık ve belirgin görsellere, eylem ve davranışla oluşan devingenliğe, yinelemeler ile farklı vurgu, ton, ezgi ve ritimle oluşan işitselliğe, farklı nitelikteki dokunsal yüzeylere ve farklı boyuttaki kitaplara daha çok ilgi duyarlar (Sever, 2008). Bu bakımdan, nasıl Prometheus okyanusları geçerek Olimpos’un tepesinde bulunan ateşi çalıp insanlığa veriyorsa çocuk edebiyatı yazarları da bu nitelikleri önceleyerek çocuk kitaplarını oluşturması gerekmektedir.

Çocuklar, yetişkinler gibi kendi duygu ve düşünce dünyasıyla yaşamı ve insanı anlamaya çalışır. Bu nedenle, çocuğun duyguları, düşünceleri, ilgileri, yaşamı algılayış biçimi yetişkinlerden farklıdır. Bu yönüyle, çocuğun bakış açısını; onun algılama yeteneği, dil ve anlam evreni, duyma ve düşünme biçimi, deneyim ve yaşantıları, çevreyle olan ilişkileri, düş gücü, toplumsal ve kültürel çevresi etkiler (Gander ve Gardiner, 2010; Miller, 2008; Piaget, 2007). Dünyayı kendi bakış açısından anlamlı kılmaya çalışan çocuk, olayları düş dünyasını da katarak duyumsamaya çalışır. Özellikle erken dönemde çocukların kendilerine özgü öznel ölçüt ve değerlendirmelerinin olması, yetişkin dünyasının nesnel ölçüt ve değerlendirmeleriyle yaşamı algılamayışları, onların bakış açılarının yapısını yansıtır. O, kendine özgü değerleriyle içten ve doğal bir biçimde, duygu ve düşüncelerini aktarır. Bu aktarım sırasında, nesnel hiçbir ilke ve kuralı, ölçüt ve değerlendirmeleri, yaptırımcı tutum ve yargıyı, geleneksel ve çağdaş düşünceyi, kalıp düşünceleri göz önüne almaz (Piaget, 2004). Bütün bu nedenlerle çocuklar, dünyayı ve çevreyi kendi öznel değerlendirmeleriyle algılayan ve bu gözlükle dünya ile ilişki kuran varlıklardır. İşte, çocuk edebiyatı yazarlarının çocuğun bakış açısının gizlendiği bu kapının anahtarını bulması gerekmektedir. Bu anahtarı bulamayan ya da arka kapıdan zorla girmeye çalışan bir yazarın oluşturduğu olayların ya da karakterlerin kurgu içerisinde “yapmacık” duracağının bilincinde olması ve bu yapıtları okuyan çocuğun da “yapay” bir biçimde kendisini göreceği, bileceği ve tanıyacağı bilinmelidir. Mitolojide yer alan Plutarkhos gibi, yazarların çocukların gerçekliğini ellerinden almamaları gerekir.

Ezcümle, köye gitmeden nasıl köylü yazılamaz ise çocuğu tanımadan, onun gerçekliğini bilmeden onun hakkında yazılmaması gerekir. Ceyhun Atuf Kansu’nun “Yanık Hava” şiirinin başında şöyle yazar (Binyazar, 2017):

Allahaısmarladık Ankara,

Yirmi dokuz mustarip yıldan sonra,

Terkediyorum artık, Allahaısmarladık.

           Ceyhun Atuf Kansu gibi çocuk edebiyatı yazarları da “Allahaısmarladık” diyerek Ankara’dan Anadolu’ya açılmalı, onun kendi söylemiyle “şimali şarkiye”ye gitmelidirler. Belki yolda her şeyin temelindeki öğeyi bulmaya yönelen Leukippos, Demokritos ya da Epikuros ile karşılaşırlar.

Kaynaklar

Binyazar, A. (2017). Ozanlar, Yazarlar, Kitaplar. İstanbul: Can Sanat Yayınları.

Çer, E. (2016). 0-6 Yaş Çocuk Kitaplarında Çocuk Gerçekliği ve Çocuğa Görelik. Ankara: Eğiten Kitap.

Cibran, H. (2016). Ermiş. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.

Gander, M. J. ve Gardiner, H. W. (2010). Child and Adolescent Development. Illinois: Scott Foresman & Co.

Karwowski, M. (2012). Did curiosity kill the cat? Relationship between trait curiosity, creative self-efficacy and creative personal identity. Europe’s Journal of Psychology, 8(4), 547–558.

Miller, P. H. (2008). Theories of Developmental Psychology. New York: Macmillan.

Olmsted, S. (2012). Imagine Childhood: Exploring the World Through Nature, Imagination, and Play. Shambhala Publications.

Piaget, J. (2004). The Psychology of The Child. New York: Basic Books.

Piaget, J. (2007). The Language and Thought of the Child. New York: Routlegde Classics.

Pringle, M. J. K. (1986). The Needs of Children. London: Routledge.

Sever, S. (2008). Çocuk ve Edebiyat. İzmir: Tudem.

 

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top