1970’ler Türkiye’sinde Mitolojiyi Genç Okurlarla Buluşturan Bir Çeviri Girişimi

Büşra Yaman

Bu yazıda 1970’lerin ikinci yarısında gençlere yönelik çeviri eserlerden oluşan üç kitaplık bir seri odağında ilgili dönemde Türkçe çocuk edebiyatı alanında genç okurlar için nasıl bir çeviri yayıncılığının yapıldığı üzerinde durulacaktır. Dilek Yayınevinin “efsane ve tarih serisi” adı altında 1975-1978 yılları arasında yayınladığı bu seri Truva ve Tahta Atın Öyküsü, Truva’dan Dönüş ve Herkül’ün Öyküsü başlıklı çeviri eserlerden oluşmaktadır.

Dilek Yayınevinin bu serisi hem dönem itibariyle hem de kendi yayın yelpazesi içinde ayrıcalıklı ve farklı bir yerde konumlanmaktadır. 1970’lerin Türkçe çocuk edebiyatı farklı derecelerde siyasallaşan ya da uç noktalarda kutuplaşan odakların siyasi amaçlarını, inançlarını ve/veya gündemlerini edebiyat alanına taşıyarak “çocuk edebiyatını” bu amaçlar doğrultusunda araçsallaştırmaya çalıştığı bir alan görünümüne sahiptir. Bu görünümün yekpare olmasının beklenmesi toplumsal, kültürel ve edebi ortamın gerçekliğiyle örtüşmez. Aynı dönem popüler edebiyat adı altında macera, gizem, bilimkurgu, polisiye, detektif, aşk, erotik ve çizgi romanların şehir merkezlerinde yeni bir okur sınıfının büyümesiyle rağbet gördüğü ya da çoksatarlar arasında yer aldığı bir on yıldır.[1] Çocuk edebiyatının “edebiyat” yönünün güçlendirilmesine ve çocukların okur kimliği kazandıktan sonra edebiyatın zengin, özgür, eğlenceli, lezzetli ve sorgulatan yanıyla tanışmasına yönelik çabaların da sarf edildiği yine bu dönemdir.

Dilek Yayınevinin kuruluşuna ve işleyişine dair herhangi bir kaynaktan bilgi edinilemediği öncelikle belirtilmelidir. Öte yandan bu yazıda Dilek Yayınevinin yayın faaliyetlerine dair gözlemler betimleyici bir şekilde paylaşılacaktır. İlki, 1970’lerin ortasında çocuk edebiyatı eserleri yayınlamaya başlaması ve çocuklara yönelik yayıncılık faaliyetlerinin 1970’lerin sonuna doğru azalarak durma noktasına gelmesidir. Çocuk edebiyatı eserleri ağırlıklı olarak Batı klâsiklerinden oluşur ve son derece az sayıda telif eser (Ömer Seyfettin’in kısa öyküleri ve Nasreddin Hocanın fıkralarından bir derleme) yayınlar. İlgili dönemde yalnızca çocuk edebiyatı eserleri yayınlayan[2] ya da ayrıca çocuk edebiyatı dizileri yayınlayan yayınevlerinin Batı klâsiklerini sürekli yeniden çevirilerle ve yeni baskılarla alanda tuttuğu görülür (Yaman Topaç 2020). Dolayısıyla Dilek Yayınevi de Batı klâsiklerinin çevirilerini yayınlamayı tercih eden onlarca yayınevinden biridir. Dilek Yayınevinin çocuk edebiyatı eserlerinin arka kapaklarında yer alan “öğretici ve faydalı yayıncılıkta tek isim” sloganı çocuk edebiyatını eğitim aracı olarak değerlendiren bir yaklaşım benimsediğine işaret eder (bkz. Resim 1). Nitekim 1970’ler Türkçe çocuk edebiyatı tartışmalarının da öğreticilik ve faydacılık temelinde yürütüldüğü gözlemlenir. 1970’lerde çocuk edebiyatında kaliteli yayıncılığın yaygın bir şekilde çocuklar için öğretici ve faydalı kitaplar yayınlamak anlamına geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 

Resim 1. Robinson Crusoe’nun arka kapağı

Dilek Yayınevini diğer yayıncılardan ayıran ve Türkçe çocuk edebiyatı alanına farklı seçenekler sunarak yenilikçi bir tavır sergilediğini gösteren ise yayınladığı “efsane ve tarih serisi”dir. Yazının da konusu olan bu serinin detaylarına geçmeden önce Dilek Yayınevinin macera romanları serisi ve hikaye serisi olarak iki ayrı seri daha yürüttüğü ve inceleme adı altında Bir Öykü Ustası S. F. Abasıyanık: Hayatı-Eserleri başlıklı eserden oluşan bir kitaplık ayrı bir kategorisinin olduğu görülür.

Dilek Yayınevi efsane ve tarih serisinin özelliğini serinin ikinci kitabı olarak yayınlanan Truva’dan Dönüş’ün arka kapağındaki (aynı yazıya giriş yazısından önce de yer verilir) tanıtım yazısında şu şekilde açıklar:

“Gerek ‘İliada’ gerekse ‘Odyssey’ pek çok defalar Türkçeye kusursuz olarak tercüme edilmişlerdi. Size tekrar sunduğumuz bu yeni baskıların özelliği; destanların orijinal baskısında bulunan pek çok özel isim azaltılarak, öğrenim çağında olan gençler için basit dile uygulanmış olmasıdır.”

Gençlerden ayrı bir kitle olarak bahsedilmesi ve bu serinin genç okurlar için hazırlandığının belirtilmesi gençlik edebiyatı yolunda atılan ilk adımlar olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan Dilek Yayınevi daha küçük yaş gruplarına (çoğunlukla okul öncesi ya da ilkokul dönemi) yönelik yayın yapan pek çok yayıncıdan ayrılır. Ayrıca uzun yıllar yetişkinler için yayınlanan mitolojik eserlerin farklı bir okur kitlesi için yeniden düzenlenmesi önemli bir edebiyat olayıdır. Gençlerin ayrı bir okur kitlesi olarak hedeflenmediği ve gençlerin kitap olarak Batı klâsikleri, 1000 Temel Eser ya da belirli popüler romanlar dışında seçenek kısıtlılığıyla karşı karşıya olduğu bir edebiyat ortamında Dilek Yayınevinin gençler için mitoloji serisi başlatması edebiyat alanına yeni seçenekler sunma çabasının önemli bir göstergesidir. Tanıtım yazısında bu “yeni baskı”larda özel isimlerin azaltılarak basit bir dil kullanımının benimsendiği; böylece eserlerin gençler için uygun hâle getirildiği anlaşılır.

Her iki eserin “yeni baskı” olarak adlandırılması çeviribilim açısından sorgulanmaya ihtiyaç duyan bir nokta olarak ortaya çıkar. Tanıtım yazısında da belirtildiği gibi bu eserler daha önce Türkçeye hem de birçok kez çevrilmişti ve bu kez basit bir dille bu (çeviri) eserler “yeniden basılır”. Bu eserlerin “yeni baskı” olarak tanıtılması yetişkin edebiyatında yer alan çevirilerin dilinin basitleştirilmiş hâlinden ibaret olduğu ve farklı bir çevirmenin çevirisi olsa dahi yetişkin edebiyatı alanındaki pek çok çevirinin esas kabul edildiği imasını taşır. Dolayısıyla “yeni baskı” nitelemesi çocuk ve gençlik edebiyatı ile (yetişkin) edebiyat(ı) arasındaki eşitsiz bakışı somutlar. Bu irdelemeye eserlerin ön kapaklarının ve künye bilgilerinin de göz önünde bulundurulmasıyla devam edilebilir.

           Resim 2. Truva ve Tahta Atın Öyküsü’nün ön kapağı           
Resim 3. Truva’dan Dönüş’ün ön kapağı

Eserlerin başlıkları Truva ve Tahta Atın Öyküsü ve Truva’dan Dönüş olmakla birlikte kapağın alt kısmında yazar Homeros’un ardından kaynak eserlerin başlıklarına yer verildiği görülür. Daha küçük boyutlarda yer verilse de gençler için hazırlanan çeviri edebiyat eserlerinin kapağında (yetişkin) edebiyat(ın)ın gücü hissedilir. Gençler için sunulan eserlerde hikayenin konusunu doğrudan ifade eden başlıklar tercih edilmiştir. Tanıtım yazısında değinildiği gibi basit bir dil kullanımı doğrultusunda hareket edildiği tercih edilen başlıklardan da anlaşılır.

Dilek Yayınevinin Türkçe çocuk edebiyatı alanında yer alan yayıncılar arasında eserlerin künye bilgilerine yer veren yayıncılardan biri olması önemlidir. Nitekim çocuk ve/veya gençler için sunulan kitaplarda künye bilgisine yer verme eğiliminin belirli yayınevleri ve yayıncılarla sınırlı olduğu bir on yıldan bahsedilmektedir.

Resim 4. Truva ve Tahta Atın Öyküsü’nün künye sayfası
Resim 5. Truva’dan Dönüş’ün künye sayfası

Her iki eseri Türkçeye Oya Özdilek çevirmiştir. “Türkçesi” kavramının kullanılması ilgili kaynak eserin bütünlüklü bir Türkçe çevirisinin yapıldığı izlenimi verse de tanıtım yazısında ne tür metinsel müdahalelerin yapıldığı açıkça ifade edilir. Ön kapakların resim olduğunu ve ressam Melih Yılmazer ve Cihan Sönmez tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Her iki metnin yine aynı ressamların çizimleriyle zenginleştirildiği görülür. Hikayenin öncesinde karakterler “Tanrılar-Ölümsüzler” ve “İnsanlar-Ölümlüler” başlıkları altında çizimlerle birlikte kısaca tanıtılır (bkz. Resim 6-7). İlk eserde karakter tanıtımının ardından birinci bölüm olarak sunulan “Başlangıç” başlığı altında arka kapakta yer alan tanıtım yazısı bulunur. Bu metinde hedef genç okurlara hikaye ile tarih arasındaki bağlar hakkında bilgi verilerek yayınevinin “öğretici” hedefi ortaya konulur. 

Resim 6. Birinci kitabın karakter tanıtım sayfasından çizim örnekleri
Resim 7. Birinci kitabın karakter tanıtım sayfasından çizim örnekleri

İkinci çeviri eserde de arka kapakta yer alan tanıtım yazısı başlıksız olarak kitabın içinde bulunur. Ardından “Giriş” başlığı altında hik âyenin kahramanı Odysseus tanıtılır ve genç okurlara önceki eserle konu itibariyle bütünlük arz ettiğinden arka arkaya okunması tavsiye edilir. Girişin ardından “Ölümsüzler-Tanrılar” ve “Ölümlüler-Kahramanlar” başlıkları altında karakter tanıtımı yapılır. Hikayenin öncesinde son olarak yolculuğun geçtiği bölgeleri gösteren bir haritaya yer verilir.

Üçüncü çeviri esere gelindiğinde bu eserin künye sayfasında belirtildiği üzere üç farklı kaynak eserden derlendiği görülür (bkz. Resim 7). Bu çeviri eserin ön kapağında yalnızca eserin başlığı, yayınevinin adı, logosu ve kapakta yer alan resmi yapan sanatçının adı yer alır. Diğer ön kapaklardan farklı olarak kaynak esere ya da yazara yer verilmemesinin nedeni üç farklı kaynak ve üç farklı yazarı ön kapakta belirtmenin zorluğu olabilir.

Resim 8. Herkül’ün Öyküsü’nün künye sayfası
Resim 9. Herkül’ün Öyküsü’nün ön kapağı

Serinin üçüncü kitabının çevirmeni Vahe Dilaçar’dır. Kapak ve iç resimler, önceki iki çeviri eserde de çizimleriyle yer alan Melih Yılmazer’e aittir. Eserin arka kapakta yer alan tanıtım yazısı, künye sayfasından sonra başlıksız bir şekilde yer verilen yazının bir kısmını oluşturur. Esere giriş niteliğindeki bu yazıda serinin üçüncü kitabı şu şekilde tanıtılır:

“[…] bu kitap, bundan öncekiler gibi, bir olayı veya bir kahramanı konu olarak almamaktadır. Homeros’un Iliada ve Odyssey’i gibi bir destan da değildir. Bu; konusunu doğrudan doğruya mitolojiden alan bir öyküler topluluğudur. Öykülerin tek ortak yönü, uc uca eklenerek, bir kahramanın tüm yaşantısını anlatmasıdır […]” (Graves, Bulfinch ve Hamilton, 1975: 9).

Tanıtım yazısında önceki eserlerin destan, bu eserin ise mitolojik öyküler bütünü olduğu belirtilir. Çeviri eserlerin türleri üzerinden belirgin bir ayrım yapıldığı görülür.

Tanıtım yazısının devamında çeviri eserin içeriğine ve nasıl hazırlandığına dair süreçle ilgili ayrıntılar sunulur:

“[…] bunlardan, yerimizin darlığı nedeni ile ‘Altın Post’ efsanesinin ancak ilk bölümü anlatılabilmiştir. Bunun dışındaki öyküler tam ve ayrıntılı olarak alınmıştır. Kitabımızın temelini Robert Graves’in ‘The Greek Myths’ adlı eseri teşkil etmektedir. Bu anlatıma Thomas Bulfinch’in ‘Mythology-The Age of Fable’ ve Edith Hamilton’un ‘Mythology’ adlı kitaplarının konu ile ilgili bölümleri eklenmiştir. Azra Erhat’ın ‘Mitoloji Sözlüğü’ eserinden de, dip notları için yer yer faydalanılmıştır […]” (Graves, Bulfinch ve Hamilton, 1975: 11).

Çeviri eser oluşturulurken hangi kaynak eserlerden nasıl yararlanıldığı açıklanır. Derlemenin bir yöntem olarak kullanıldığı bu çeviri eserin temelini oluşturan kaynaktaki öykülerin biri hariç hepsinin tam olarak Türkçeye çevrildiği belirtilir. Konu ile ilgili bölümlerin eklenmesi muğlak bir ifade olsa da kullanılan kaynakların açıkça dile getirilmesi yayıncılığın etik boyutuna dair ciddi bir işarettir. Genç okurlar için sunulan bir çeviri eserde böylesine ayrıntılı bir girişe dönem itibariyle rastlanması zordur; bu nedenle yayınevinin çeviri eylemine dair detayları paylaşması ve bunu genç okurlar için sunulan bir eserde yapması yayınevinin genç okurlara ve çeviri eylemine sorumlulukla yaklaştığını gösteren bir davranıştır.

Yukarıda alıntıladığım yazıda da belirtildiği gibi çeviri eserde dipnotlara başvurulur ve bu tutum her üç çeviri eserde de gözlemlenir. 147 sayfalık ilk çeviri eserde 14 adet dipnot, 141 sayfalık ikinci çeviri eserde 57 adet dipnot ve 189 sayfalık üçüncü çeviri eserde 58 adet dipnot bulunur. Birinci kitapta dipnotlar ilgili sayfanın alt kısmında yer alırken, diğer kitaplarda “eserin akışını bozmamak görüşüyle, gerekli açıklamalar her bölümün sonuna alınmıştır” (a.g.e.). Yayınevinin “öğrenim çağındaki gençlere, basit bir dille mitolojiyi anlatma” (a.g.e.) amacı doğrultusunda dipnot kullanımından kaçınmadığı, tam tersine tercih ettiği gözlemlenir.

Diziyle ilgili son olarak değinilmek istenen nokta, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB, 1975: 352) tarafından yayınlanan Tebliğler Dergisinin 30 Haziran 1975 tarihli sayısında dizinin ilk iki eserinin ilgililere tavsiye edilmesidir. 1970-1980 yılları arasındaki on yıllık süreçte Tebliğler Dergisinde tavsiye edilen çocuk edebiyatı eserlerine bakıldığında Dilek Yayınevinin yalnızca üç eserinin (mitoloji eserlerinin yanı sıra Pinokyo) tavsiye edildiği görülmektedir. İlgili on yılda ağırlıklı olarak yardımcı ders kitaplarının, yetişkin edebiyat eserlerinin ve/veya muhafazakâr çizgide çocuk edebiyatı yayıncılığı yapan yayınevlerine ait eserlerin tavsiye edildiği bu dergide yer alan az sayıdaki edebiyat eserlerinden olması gençler için mitoloji eserlerinin devlet tarafından uygun görüldüğünü göstermektedir.

1970’lerde Türkçe çocuk edebiyatı alanında konumlanan Dilek Yayınevinin yayınladığı bu seri doğrultusunda şu bulgulara ulaşılmıştır: (i) Türkçe çocuk edebiyatı alanında konumlanan bir yayınevi gençleri “yeni okur kitlesi” olarak belirlemiş ve gençlere yönelik edebiyat yayıncılığına yönelmiştir; (ii) genç okurlara mitoloji konulu eserlerin Türkçe çevirileri sunulmuştur; (iii) çeviri eserlerin destan ve öykü olarak tür ayrımı yapılmıştır; (iv) çevirilerde özel isimler azaltılarak basit bir dil kullanıldığı belirtilmiştir; (v) çevirilerde orijinal resim ve çizimlere yer verilmiştir; (vi) çevirilerde dipnotlara yer verilmiştir; (vii) çeviriler edebiyat eseri olmasına rağmen “öğretici” tavır ön planda yer almıştır ve bu öğretici tavır nedeniyle “eksik bilgili bireyler” olarak görülen gençlere sunulan edebiyat eserlerinde yetişkin otoritesi hissedilir; (viii) hedef okur gençler ile yayıncılık yapan yetişkinler arasındaki eşitsiz ve hiyerarşik ilişkinin benzeri (yetişkin) edebiyat(ı) ile çocuk edebiyatı arasında kurulmuştur. (Yetişkin) edebiyat alanında konumlanan bu klasik eserler farklı bir alan olarak çocuk ve/veya gençlik edebiyatına taşınırken yapılan “yeniden çevirinin” yetişkinler için yapılan önceki çevirilerin dili basitleştirilmiş hâli ve/veya “yeni baskı” olarak sunulması çeviri-kaynak arasındaki bağıntıların alanlara bağlı olarak çeşitlendirilebileceğini ve çocuk/gençlik edebiyatı alanı söz konusu olduğunda (yetişkin) edebiyat alanında konumlandırılan “çeviri” ve “orijinal”in öncelendiği anlaşılır.

1975-1978 yılları arasında Dilek Yayınevinin “efsane ve tarih serisi” adı altında yayınladığı bu seri mitolojiyi genç okurlarla buluşturma girişiminin modern ve öncü bir örneğidir. Edebiyat alanında “yeni” bir okur kitlesi olarak gençlere ulaşmada çeviri etkinliğine başvurulması eylem, olgu ve ürün olarak çevirinin hayat bulduğu ilgili edebiyat, toplum ve kültürle karşılıklı ilişki içinde farklı patikalar açılmasına katkıda bulunduğunu gösterir. Dönem itibariyle bu patikaların, düşünme alanlarının sürekliliği Türkçe edebiyat alanında sağlanamasa da ilerleyen yıllarda müstakil bir gençlik edebiyatı sorgulamalarının yapılacağı ortama zemin hazırladığı düşünülebilir.    

Kaynaklar:

Defoe, D. (1975). Robinson Crusoe. Çev. Nevzat Uçtum. İstanbul: Dilek Yayınevi.

Graves, R., Bulfinch, T. ve Hamilton, E. (1975). Herkül’ün Öyküsü. Çev. Vahe Dilaçar. İstanbul: Dilek Yayınevi.

Homeros (1975). Truva’dan Dönüş. Çev. Oya Özdilek. İstanbul: Dilek Yayınevi.

Homeros (1975). Truva ve Tahta Atın Öyküsü. Çev. Oya Özdilek. İstanbul: Dilek Yayınevi.

MEB (1975). Tebliğler Dergisi. 30 Haziran 1975, Cilt: 38, Sayı: 1846. Ankara: MEB.

Yaman Topaç, B. (2020). Türkçe Çocuk Edebiyatı Alanında Çeviri (1970-1980). Danışman: Prof. Dr. Necdet Neydim. Yayınlanmamış Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.


[1] Aşk, erotik ve çizgi romanların “edebi eser” sayılmayarak “Edebiyat”ın dışında tutulduğu not düşülmelidir. Ancak edebiyatın toplumsal ve kültürel gerçeklik boyutlarıyla daha iyi anlaşılabilmesi ve ele alınabilmesi için bu eserlerin de göz önünde bulundurulması gerektiği yadsınamaz.

[2] Dilek Yayınevinin yetişkinlere yönelik yalnızca bir kitap yayınladığını tespit edebildim. Analiz adı altında 1975 yılında yayınlanan bu eser Sinan Onbulak’ın Ruhî Olaylar ve Ölümden Sonrası: Doğu ve Batıda İnanç ve Araştırmalar başlıklı eseridir.

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top