Gizem Bulut
1. Giriş
Saldırganlık insanın varoluşundan beri süregelen bir davranış biçimidir. Zorbalık, saldırganlığın türlerinden biridir. Fakat zorbalık tanımlanmasında eşit olmayan güç ilişkileri, süreklilik ve kasıtlı olma durumları yer alır (Olweus, 1999). İşveren-çalışan, öğretmen-öğrenci ilişkisinde zorbalık kavramıyla beraber mobbing kavramı da öne çıkar. Öğrenciler arasında yaşanan zorbalık içinse akran zorbalığı kavramının kullanıldığı görülür. Zorbalık konusundaki ilk çalışmalar, Dan Olweus tarafından 1970’li yıllarda İskandinav ülkelerindeki okullarda gerçekleştirilmiştir (Olweus, 1999). Olweus’un 70’li yıllarda İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde yaptığı bir dizi araştırmadan sonra Avrupa ülkelerinde 80’li ve 90’lı yıllarda çeşitli araştırmaların yaygınlaştığı görülmektedir. Günümüzde ise akran zorbalığının yanı sıra siber zorbalığın da arttığı varsayılabilir.
Zorbalık, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde bireyin gelişimini olumsuz etkileyen sosyal bir problemdir. Zorbalığın yaygınlaştığı düşünülünce zorbalığı önlemek ya da zorbalığa maruz kalındığında bireyin baş etme becerisini geliştirmek için bazı yöntemlerin araştırılması ve sistemleştirilmesi gerekir. Bu açıdan nitelikli edebî metinler, akran zorbalığını önlemede ya da zorbalığın etkilerini azaltmada araç olabilir. Kahramanla kurulan özdeşim, okur bireyde davranış değişikliği sağlayabilir. Bütün bunlar düşünüldüğünde olayların okul gibi bir mekânda geçtiği ve sosyal ilişkilerin ast-üst ilişkisine benzer bir şekilde sınıfsallık üzerine kurulduğu Harry Potter serisini akran zorbalığı üzerinden incelemek yerinde olacaktır.
Harry Potter serisi, İngiliz yazar J. K. Rowling tarafından yazılmış yedi fantastik romandan oluşur. Harry, bir büyücü olduğunu öğrenmesinin ardından Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna gider. Ana hikâye, Harry’nin karanlık bir büyücü olan Lord Voldemort’a karşı verdiği mücadeledir. Seride olayların çoğu Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulunda geçer. Hogwarts, canlı ve ayrıntılı bir mekândır. Hatta mekânın kahramanlaştığı bile söylenebilir. Ayrıca kahramanın gelişiminin ahlaki ve psikolojik boyutlarına etkisi olan bir mekândır. Okul arazisinde Yasak Orman ve öğrencilerin gecenin karanlığında yelken açmak zorunda kaldığı derin ve gizemli bir göl bulunur. Göl ve orman hem tehlikeli hem de yardımsever fantastik varlıklarla doludur. Yasak Orman’ın bekçisi birinci sınıf öğrencilerine gece yolculuklarında rehberlik eden nazik bir yarı dev olan Hagrid’dir. Aynı zamanda müdürün sağ kolu ve Hogwarts kadrosundaki zihinsel ve duygusal olarak mesafeli profesörlere karşı empatik bir karşı nokta olarak da görev yapar. Hagrid, tehlikeli büyülü yaratıkları evcil hayvan olarakbenimsemeye devam eder. Hagrid’in bu farklılığı ondan daha soylu, daha varlıklı insanlar tarafından zorbalığa maruz kalmasına neden olur.
Rowling, zorbalık temasını çok hassas bir şekilde ele alır ve çoğunlukla olay örgüsünün gelişimi üzerinden formüle ederek okuru, benzerlikleri fark etmeye ve kendi sonuçlarını çıkarmaya davet eder. Burada Rowling’in anlatım ustalığı ve psikolojik içgörüsü en etkili şekilde birleşir. Harry Potter serisinde zorbalığın görünümü birkaç faktöre bağlanabilir:
1. Sosyal Hiyerarşi: Hogwarts’ta belirgin bir sınıf ayrımı vardır. Bunların bazıları öğrencilerin güvenliğini sağlamak içindir: süpürge kullanımına 2. sınıfta başlanır, Hogsmead’e ancak 3. sınıfta gidilebilir, cisimlenme için 17 yaş beklenir. Bazıları da kuralların dışında, toplumun oluşturduğu bir sınıfsallıktır. Slytherin binasındaki öğrenciler safkanlığa önem verir. Bu binaya seçilenler kurnaz, hırslı ve lider ruhlu kişiler olur. Diğer binadaki öğrencilere üstünlük taslayıp onlara zorbalık yapmaktan geri durmazlar. Hogwarts’taki bu hiyerarşi büyülü topluluğun bir modelidir esasında.
2. Otorite Eksikliği: Albus Dumbledore, harika bir müdür olarak anlatılsa da Hogwarts’ta zorbalığa verilen tepkiler tutarsızdır. Öğretmenler bazen zorbalık olaylarını görmezden gelip okulun diğer sorunlarına odaklanırlar. Zorbalığı önlemek adına kalıcı çözümler sunulmaz. Bunda toplumun geçmişten bu yana sahip olduğu kültür ve sınıfsallık da etkilidir. Otoritenin okula hâkim olduğu tek süreç Dolares Umbridge’in müdüre olduğu zamandır. Fakat o da destek kültürü yerine korku kültürü yaratır. Yetişkinler tarafından uygulanan zorbalık ve mobbingin temsilidir.
3. Kültürel Normlar: Büyücülük dünyasında belirli davranışlar normalleştirilmiştir. Mesela Draco Malfoy ve babası Lucius Malfoy gibi karakterler, zorbalığı bir egemenlik kurma aracı olarak örneklendirir. Weasleylerin büyü dışı dünyaya olan ılımlı tutumları, parayı bir güç olarak görmemeleri, safkanlığı kutsamamaları Malfoylar gibi safkan ve zengin aileler tarafından olumlu karşılanmaz. Sözel ve psikolojik zorbalık onlar için normal bir tepkidir. Bu normalleştirme, bu tür davranışların kontrolsüzce devam etmesine olanak tanır.
4. Akran Baskısı: Öğrenciler, akranlarına uyum sağlamak veya arkadaşlarının onayını almak için zorbalığa başvurabilirler. Bir grubun parçası olma arzusu, bireylerin zorbalık davranışlarına katılmasına veya bunları görmezden gelmesine yol açabilir. Bu duruma Ateş Kadehi’nde Harry’nin Üçbüyücü Turnuvasına katılmasıyla Hogwarts’taki öğrencilerin verdikleri tepkiler örnek olarak gösterilebilir. Harry’nin hileyle turnuvaya seçildiğini düşünen öğrenciler, Harry’ye zorbalık yapar. Gryffindorlu öğrenciler bile bu duruma kayıtsız kalır.
5. Güvensizlik ve Korku: Birçok zorba, kendi güvensizliklerinden veya zorbalığa uğrama korkusundan dolayı hareket eder. Bu istismar döngüsü, bireylerin kendilerini daha iyi hissetmek için başkaları üzerinde güç iddia etmeye çalışması nedeniyle zorbalık davranışının sürmesine neden olabilir.
Genel olarak sosyal dinamiklerin, tutarsız otoritenin, kültürel normların ve akran baskısının birleşimi Hogwarts’ta zorbalığın gelişebileceği bir ortam yaratıyor.
2. Harry Potter Serisinde Zorbalığın Görünümleri
2.1. Akran Zorbalığı
Akran zorbalığı, okul ortamında sıklıkla görülen ve bireyin sosyal, duygusal ve akademik gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir olgudur. Çocuk edebiyatında, özellikle büyüme ve aidiyet temalarını işleyen eserlerde, zorbalık dinamikleri sıklıkla bir karakter inşa ve dönüşüm aracına dönüşmektedir. Harry Potter serisinde farklı karakterler bu tema üzerinden şekillenir.
2.1.1. Dudley Dursley’nin Harry’ye Uyguladığı Sistematik Zorbalık
Harry, yaşamının en başından beri akran zorbalığına maruz kalır. Kuzeni Dudley, Harry’yi kum torbası olarak kullanır. Sözlü ve fiziksel şiddet uygular. Harry, ihmal edilmiş bir çocuktur. Merdiven altındaki dolapta uyur, teyzesi ve eniştesine ev işlerinde yardım eder, Dudley’in eski giysilerini giyerdi. Ayrıca Felsefe Taşı’nda belirtilen şu cümleler “İncecik bir yüzü vardı Harry’nin, kemikleri fırlamış dizleri, siyah saçları, yemyeşil gözleri vardı. Taktığı yusyuvarlak gözlük dünyanın seloteyp’iyle tutturulmuştu, Dudley yumruğu hep burnuna yapıştırırdı çünkü.” (Felsefe Taşı, s. 24) Harry’nin Dudley tarafından fiziksel zorbalığa uğradığını göstermekte. Ayrıca Dudley, okul ortamında çetesiyle birlikte Harry’yi kovalar. Harry okul ortamında da kuzeni ve arkadaşları arasında da kendini her zaman dışlanmış hisseder.
2.1.2. Draco Malfoy ve Sosyal Zorbalık
Harry, ailesinin cadı ve büyücü olduğunu, Hogwarts’a gitmesi gerektiğini öğrendiğinde ait hissedebileceği bir yer fikriyle heyecanlanır. Önce Weasley ailesiyle tanışır ve Ron ile arkadaş olur. Harry’nin trende olduğu yayılır ve Draco Malfoy, Harry’yi görmek için yanına gelir. Draco “Senin kim olduğunu sormama gerek yok. Babam bütün Weasley’lerin kızıl saçlı, çilli olduklarını, yetiştirebileceklerinden çok daha fazla çocuk yaptıklarını anlatmıştı.” (FT, s. 100) diyerek Ron’a sözel zorbalık uygular. Ayrıca “Bazı büyücü ailelerin ötekilerden üstün olduğunu yakında anlayacaksın, Potter. Yanlış kimselerle arkadaşlık kurmaktan vazgeçersen, yardıma hazırım.” (FT, s. 100) sözleriyle Draco’nun insanları statülere göre ayırdığını ve kriterlerine uymayan kişilere sosyal dışlama uyguladığı anlaşılır. Hogwarts Ekspresinde Draco Malfoy’un Ron’a yaptığı zorbalık, deneyimlerinden ötürü Harry’nin hoşuna gitmez. Zorba olanla değil, zorbalığa maruz kalanla arkadaş olmayı tercih eder.
Malfoy’un zorbalık davranışları bireysel bir sadistik eğilimden çok aile değerleri, sınıfsal üstünlük söylemi ve korku ile şekillenen bir kimlik inşasına işaret etmektedir. Draco Malfoy, safkan büyücü ideolojisini benimsemiş varlıklı bir ailede büyümüştür. Lucius ve Narcissa Malfoy’un statü temelli değer sistemi, Draco’nun sosyal üstünlük arayışını tetiklemiştir. Bu durum, kendisini üstün grup (safkanlar) ile özdeşleştirme, diğerlerini ise (Muggle doğumlular) aşağı görme biçiminde açığa çıkmaktadır.
Draco’nun statüye verdiği önem ve kendisinden aşağıda gördüğü kişiler tarafından küçük düşürülmeyi kabul edememesi, Sırlar Odası’nda net bir şekilde görülür. Harry’nin birinci sınıftayken Quidditch takımına girmesini hazmedemez. İkinci sınıf olduklarında kendisi de Slytherin Quidditch takımına dahil olur. Babası Lucius Malfoy bütün takımın süpürgelerini yeniler. Draco’nun süpürgeleriyle hava attığı bir gün Hermione, babasının rüşvet verdiğini ima eder. Draco bu durumdan oldukça rahatsız olur ve “…Kimse senin fikrini sormadı, seni pis küçük Bulanık,” (SO, s. 108) der. Bulanık kelime anlamı itibariyle muggle doğumlu olup sihir gücü bulunan kişilerdir. Ron bu kelimeyi bilmeyen Harry’ye, anlamını şu şekilde açıklar:
“Yapabileceği en büyük hakaretti” diye uludu. “Bulanık, doğuştan Muggle olan – yani sihirle ilgisi olmayan anne babadan- biri için kullanılan bir isim, sahiden pis bir şey. Bazı büyücüler Malfoy’un ailesi gibi- insanların safkan dediği şey oldukları için herkesten iyi olduklarını sanıyorlar,” (SO, s. 111).
Malfoy’un zorbalıkları, içsel güvensizlik ve aidiyet arzusunun dışavurumu olarak okunabilir. Slytherin’de bile sürekli onay arayan, başarısızlık karşısında çabuk öfkelenen ve otoriteye (ör. Voldemort, Snape, Umbridge) yakın durmaya çalışan bir yapı sergiler. Serinin ilerleyen kitaplarında (özellikle Melez Prens ve Ölüm Yadigarları), Malfoy’un zorbalığının yerini korku ve suçluluk alır. Voldemort’un ölüm yiyen baskısı altında yaptığı eylemler, aslında zorbalık değil, korku kaynaklı çaresizlik örnekleridir. Bu durum, otorite altında zorlayıcı itaat ve ahlaki ikilemler bağlamında değerlendirilebilir.
Draco Malfoy, Rowling’in kurgusunda “zorba” arketipini temsil ederken, aynı zamanda toplumsal yapıların birey üzerindeki şekillendirici gücünü de görünür kılmaktadır. Bu analiz, çocuk ve gençlik edebiyatında zorbalık temalarının yalnızca mağdur değil, zorba karakterin psikolojisini de anlamayı gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
2.1.3. Sosyal Dışlama
Hogwarts’a gitmesiyle kendini ait hissettiği bir yuvaya kavuşan Harry’nin burada da zorbalığa ve dışlanmaya maruz kaldığı dönemler olur. Harry’nin okuldaki dördüncü yılında Üçbüyücü Turnuvası gerçekleşir. Üçbüyücü Turnuvası Hogwarts, Durmstrang ve Beauxbatons olmak üzere üç cadılık ve büyücülük okulu arasında düzenlenen bir yarışmadır. Temsilci adaylarının isimleri ateş kadehine atılır, her okuldan birer kişi seçilir ve üç büyülü görevde yarışmak üzere turnuvaya katılır. Harry’nin okuldaki dördüncü yılında düzenlenen turnuvaya bir yaş sınırı getirilir. On yedi yaşının altında olan hiç kimse turnuvaya katılamayacaktır. Hogwarts’ın temsilcisi Cedric Diggory seçilir. Fakat ateş kadehinden Harry’nin de adı çıkar. Harry’nin kendi rızası olmadan turnuvaya seçilmesi, diğer öğrenciler tarafından hile ya da kayırılma olarak algılanmıştır. Hogwarts öğrencileri, Harry’nin turnuvaya seçilmesini koşulların olağanüstülüğüyle değil, Harry’nin niyetiyle açıklamış ve onu sahtekâr olmakla suçlamıştır. Bu davranış, zorbalığın duygusal ve davranışsal zeminini hazırlamıştır. Süreç içerisinde Gryffindor dışındaki evlerden gelen öğrenciler, Cedric Diggory’yi destekle rozetleri yapar. Fakat büyüyle rozetin yazıları değişir, rozette “Dandik Potter” yazar (Ateş Kadehi, s. 242). Harry’yi alaya alan rozetler üretmiş ve bu davranış hem doğrudan hem de dolaylı zorbalığın bir formunu yansıtmıştır. Dolaylı zorbalık, mağdurun sosyal imajına zarar vererek sosyal ilişkilerini zayıflatma amacı taşır (Özbek ve Taneri, 2023). Daha da dikkat çekici olan, Harry’nin en yakın arkadaşı Ron’un bile bir süre ona güvenmemesi ve destekten çekilmesidir. Destekleyici ilişkilerin kopması, mağdurun yalnızlık ve çaresizlik hissini artırarak psikolojik zorbalığın etkisini derinleştirir. Turnuva resmen başlayınca Harry’nin ölüm kalım mücadelesini ve başarısını gören öğrencilerin çoğu zorbalığı bırakıp Harry’yi destekler. Turnuvanın sonunda Cedric Diggory ölür ve karanlık büyücü Lord Voldemort geri döner.
Harry, Hogwarts’taki beşinci yılında Lord Voldemort’un dönüşünü söylediği için zorbalığa maruz kalır. Üçbüyücü Turnuvası ve Cedric’in ölümünün ardından Voldemort’un dönüşünü inkâr eden Sihir Bakanlığı, Gelecek Postası’nı yani medyayı kullanarak Harry’yi “yalancı” ve “dikkat çekme meraklısı” olarak sunar. Böylelikle okur kitlesi, gazetede tekrarlanan küçümseyici haberler sayesinde, otoritenin meşruiyetini sorgulamadan kabul etmeye yönlendirilir. Böylece Harry’nin bireysel tanıklığı sistematik olarak değersizleştirilir. Harry özellikle okul ortamında, medyada yayılan söylentiler nedeniyle arkadaş çevresinden ve toplumsal destekten yoksun kalır. Seamus, yaz boyu Gelecek Postası ve annesinin yönlendirmelerine maruz kaldığı için beşinci sınıfın ilk gününde Harry’ye karşı güvensizliğini açık eder. Bir dönem boyunca büyücü toplumunun geniş bir kesimi, Harry’nin güvenilmez ve tehlikeli olabileceği yönünde şartlandırılır. Bu durum, etiketlenmiş bireylerin topluluk içerisinde psikolojik olarak izole edilmesini açıklayan sosyolojik modellerle paralellik gösterir Harry’nin duygusal dayanıklılığı, sürekli inkâr, alay ve suçlama ile test edilir. Otorite figürleri (örneğin Dolores Umbridge) tarafından kurumsal düzeyde uygulanan baskı, bireysel travmayı derinleştirir.
3. Yetişkinlerden Gelen Zorbalık ve Kurumsal Etki
Eğitim kurumları, yalnızca bilgi aktarımının değil; aynı zamanda toplumsal normların ve ideolojik kalıpların üretildiği, iletildiği mekânlardır. Bu yönüyle okullar, bireylerin davranışlarını biçimlendiren disipliner yapılar inşa eder. Modern toplumlarda şiddet, çoğu zaman fiziksel biçiminden ziyade sembolik ya da yapısal düzeylerde işler (Ölçer, 2019). Ancak Rowling’in yarattığı büyü dünyasında Dolores Umbridge karakteriyle birlikte, otoritenin şiddet biçimleri hem görünür hem de somut bir boyut kazanır.
3.1. Dolores Umbridge ve Kurumsal Şiddet, İtaat Zorlaması ve Bedensel Cezalandırma
Umbridge, Hogwarts’a önce Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni olarak Sihir Bakanlığı’nın doğrudan temsilcisi olarak atanmıştır. Bu atama, okulun özerkliğini ortadan kaldırmış, merkezi otoritenin ideolojik bir uzantısına dönüştürmüştür. Ders içerikleri değiştirilmiş, büyü pratiği yasaklanmış, eleştirel düşünme bastırılmıştır. Bakanlık destekli “Eğitim Kararnameleri”, öğrencilerin hareket özgürlüğünü kısıtlamış, öğretmenlerin yetkilerini azaltmıştır. Gözetim mekanizmaları artırılmış, öğrenciler üzerinde sürekli bir kontrol hissi yaratılmıştır.
Umbridge’in uyguladığı en dikkat çekici şiddet biçimi, Harry ve diğer öğrencilere verdiği yazı cezasıdır. Öğrenciler, özel bir tüy kalemle ciltlerine işlenen cümleleri tekrar etmek zorunda bırakılır. Harry, Voldemort’un geri döndüğünü ısrarla söylediği için Umbridge tarafından yalancılıkla suçlanır. Ceza olarak da bir tüy kalemle kâğıda “Asla yalan söylememeliyim” cümlesini defalarca yazmaktır (Zümrüdüanka Yoldaşlığı, s. 307). Kâğıda yazdığı her cümle aslında Harry’nin koluna kazınmaktadır. Bu, modern toplumlarda terk edildiği varsayılan bedensel cezalandırmanın bürokratik bir görev olarak yeniden sahneye çıkışıdır. Bu ceza, yalnızca fiziksel acı değil aynı zamanda ruhsal travma yaratmakta; öğrencinin bedenini iktidarın damgasıyla işaretlemektedir.
Umbridge’in şiddeti bireysel sadizmden ziyade bürokratik bir uygulama şeklinde sunulmuştur. Umbridge, uygulamalarını kişisel nefret değil, “yasa” ve “düzen” çerçevesinde yürütmekte; bu da şiddeti tartışmasız ve kurumsal bir gerçeklik haline getirmektedir.
Dolores Umbridge karakteri kurumsal şiddetin, itaat zorlamasının ve bedensel cezalandırmanın edebî bir örneğini sunmaktadır. Rowling’in kurgusu, modern disiplin toplumlarının alegorik bir eleştirisi olarak okunabilir. Özellikle bedensel şiddetin bürokratik bir uygulama aracılığıyla yeniden devreye sokulması, iktidarın şiddetle olan tarihsel bağını hatırlatmaktadır. Bu bağlamda Umbridge karakteri, edebiyatın toplumsal eleştiri kapasitesinin güçlü bir göstergesidir.
3.2. Severus Snape ve Otorite Figürü Tarafından Uygulanan Psikolojik Zorbalık
Psikolojik zorbalık, eğitim ortamlarında genellikle akranlar arasında incelenen bir olgu olsa da otorite figürlerinin bu sürece dahil olduğu durumlar, öğrenciler üzerinde daha derin ve kalıcı etkiler yaratmaktadır (Olweus, 1993). Rowling, Harry Potter serisinde bu bağlamda öğretmen-öğrenci dinamiklerine dair güçlü bir kurgu sunmaktadır. Hogwarts İksir Profesörü Severus Snape’in öğrencileri Neville Longbottom ve Harry Potter’a yönelik davranışları, otorite kaynaklı psikolojik zorbalığın kurgu içindeki örneklerinden biri olarak dikkat çekmektedir.
3.2.1. Neville Longbottom’a Yönelik Davranışlar
Neville Longbottom çekingen, hata yapmaya yatkın ve özgüveni düşük bir öğrenci olarak tasvir edilir. Snape, Neville’in sınıf içindeki hatalarını sıkça vurgulamakta, onu diğer öğrenciler önünde utandırmakta ve sık sık aşağılayıcı sözler sarf etmektedir. Bu durum, öğrencinin kendi yeterlik algısını zedelemekte ve öğrenme ortamını kaygı kaynağı haline getirmektedir. Azkaban Tutsağı’nda Riddikulus (s. 128) büyüsü sahnesinde Neville’in en büyük korkusunun Snape olması, öğretmen figürüyle özdeşleşen korkunun öğrencinin duygusal dünyasında nasıl derin bir iz bıraktığını göstermektedir.
3.2.2. Harry Potter’a Yönelik Davranışlar
Snape’in Harry’ye yönelik olumsuz davranışları, pedagojik olmaktan ziyade kişisel temellere dayanmaktadır. Snape, geçmişteki James Potter nefreti ile Harry’yi sürekli sözlü olarak aşağılamakta, başarılarını küçümsemekte ve diğer öğrencilerin önünde küçük düşürmektedir. Bu davranışlar, öğretmen konumunun kişisel intikam aracına dönüşmesiyle oluşan psikolojik zorbalık biçimine işaret eder. Sürekli tekrar eden bu olumsuz etkileşim, Harry’nin okul ortamına dair güven duygusunu zayıflatmakta ve duygusal izolasyona yol açmaktadır.
Snape’in Neville ve Harry’ye yönelik davranışları, öğretmen pozisyonunun etik sınırlarını ihlal eden, güç temelli psikolojik zorbalık örnekleridir. Bu bağlamda Snape’in kişisel travmaları ve önyargıları, pedagojik sorumluluklarının önüne geçmiştir. Eğitim ortamında bu tür davranışlar yalnızca hedef alınan öğrenciyi değil, sınıfın genel iklimini de olumsuz etkileyerek korku, sessizlik ve uyum baskısını güçlendirebilir. Nitekim diğer öğrencilerin Snape’in zorbalığı karşısında sessiz kalmaları, sınıf içi hiyerarşinin duygusal şiddet yoluyla yeniden üretildiğini göstermektedir.
4. Sonuç
Harry Potter serisi, yalnızca fantastik bir kurgu olmanın ötesinde, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde sıkça karşılaşılan zorbalık olgusunu çok boyutlu bir şekilde ele almaktadır. Serideki karakterler aracılığıyla akran zorbalığı, sosyal dışlama, kurumsal baskı ve otorite figürlerinin uyguladığı psikolojik şiddet hem bireysel hem de toplumsal düzeyde görünür kılınmıştır. Rowling, okurunu yalnızca mağdurun deneyimleriyle değil, zorba karakterlerin psikolojik arka planlarıyla da yüzleştirerek, zorbalığın çok katmanlı doğasını vurgulamaktadır.
Bu çalışma, serideki zorbalık temalarının dikkate değer olduğunu ortaya koymaktadır. Zira öğrencilerin özdeşim kurabileceği karakterler üzerinden, zorbalığa karşı farkındalık oluşturulmakta ve bireylerin bu tür davranışlara karşı tutum geliştirmeleri sağlanabilmektedir. Aynı zamanda yetişkin otoritesinin olumsuz örnekleri aracılığıyla, eğitim ortamlarında öğretmenlerin ve yöneticilerin sorumlulukları sorgulanabilir hale gelmektedir.
Sonuç olarak Harry Potter serisi edebiyatın eğitsel işlevini destekleyen önemli bir örnek teşkil etmektedir. Zorbalığın bireysel gelişim üzerindeki yıkıcı etkilerini görünür kılarken, dostluk, dayanışma ve cesaret gibi değerler üzerinden bu etkilerin aşılabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda, serinin çocuk ve gençlik edebiyatında yalnızca bir kurgu değil, aynı zamanda zorbalıkla mücadelede farkındalık yaratabilecek güçlü bir araç olduğu söylenebilir.
Kaynaklar
Olweus, D. (1993). Bullying at school: What we know and what we can do. Cambridge: MA: Blackwell.
Olweus, D. (1999). Sweden. In P. K. Smith, Y. Morita, J. Junger-Tas, D. Olweus, R. Catalano & P. Slee (Eds.), The nature of school bullying: A cross national perspective (pp. 7-27). London and New York: Routledge.
Ölçer, H. (2019). Pierre Bourdieu sosyolojisinde simgesel şiddet sorunsalı ve biçimleri. Nosyon: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, (2), 34-49.
Özbek, Ö. Y. ve Taneri, P. O. (2023). Çocuklarda zorbalık davranışları, kaygı ve sosyal kaygı arasındaki ilişki. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14(2), 211-247.
Rowling, J.K. (2021a). Harry Potter ve Felsefe Taşı (Ü. Tamer, Çev.). İstanbul: YKY.
Rowling, J.K. (2021b). Harry Potter ve Sırlar Odası (S. Okyay, Çev.). İstanbul: YKY.
Rowling, J.K. (2021c). Harry Potter ve Azkaban Tutsağı (S. Okyay ve K. Kutlu, Çev.). İstanbul: YKY.
Rowling, J.K. (2021d). Harry Potter ve Ateş Kadehi (S. Okyay ve K. Kutlu, Çev.). İstanbul: YKY.
Rowling, J.K. (2021e). Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı (S. Okyay ve K. Kutlu, Çev.). İstanbul: YKY.