Çağımızın Kâbusu Akran Zorbalığı…

Dilek Akın

Çocukluk; Hayatın en masum, en renkli, en savunmasız zamanları. O yaşlarda ne bir gücümüz vardır, ne de kendimizi koruyacak kadar sosyal becerimiz. Genellikle oyun, arkadaşlık, okul ve aileden ibarettir hayat. Okul çantası sırtımızda, defterler elimizde bir dünyayı taşırız sanki. Ama bazen bu renkli dünyaya bir gölge düşer, okula hevesle giden adımlar tedirginleşir. İşte o gölgenin adı akran zorbalığı.

Nedir akran zorbalığı… Akran zorbalığı, bir çocuğun ya da gencin, kendi yaşıtlarından biri tarafından sürekli ve kasıtlı olarak fiziksel, sözel ya da psikolojik şiddete maruz kalmasıdır. Zorbalık kasıtlı olarak yapılan, tekrarlayan ve mağdur ile zorba arasında güç dengesizliği içeren bir davranış biçimidir. Bir çocuğun sabah okula gitmek istememesi, derslere ilgisinin azalması, hırçınlaşması ya da tam tersi evde daha içine kapanık hale gelmesi… Bunların hepsi, dışarıdan sıradan gibi görünen göstergelerdir aslında. Zorbalık, çoğu zaman fiziksel bir şiddetle değil, görünmeyen ama daha da derin izler bırakan sözel ya da duygusal yollarla kendini gösterir. Alay edilmek, dışlanmak, arkadaş grubuna alınmamak ya da sosyal medyada küçük düşürülmek… Hepsi aynı kapıya çıkar:

Değersiz hissetmek.

Peki, bir çocuk neden başka bir çocuğa zorbalık yapar? Bu sorunun kesin bir cevabı yok ama araştırmalar gösteriyor ki, genellikle kendini yetersiz hisseden, evde şiddet gören ya da ilgi açlığı çeken çocuklar, kontrol edemedikleri duygularını başka çocuklar üzerinde baskı kurarak ifade ediyorlar. Yani zorbalık yapan çocuklar da aslında bir başka yaranın taşıyıcısı olabilir. Bu nedenle mesele sadece mağdura değil, zorba çocuğa da destek olmakla ilgilidir. Bu noktada hem ailelere hem öğretmenlere büyük sorumluluk düşüyor. Maalesef bazı öğretmenler, “Çocuklar arasında olur öyle şeyler” diyerek geçiştirirken, bazı ebeveynler de “Sen de karşılık ver” gibi yanlış yönlendirmelerle çocuğun duygularını daha da bastırmasına sebep oluyor.

İşin dijital boyutu ise gün geçtikçe daha ciddi bir hale geliyor. Siber zorbalık; sosyal medya üzerinden yapılan küçük düşürmeler, hakaretler, ifşalar… Bunlar, çocuğun kendi özel alanında bile güvende hissetmesini engelliyor. Ve bazen, ekranın ardından söylenen bir söz, kişinin bütün duygu durumunu etkileyebiliyor. Hele ki ergenlik dönemindeki bir bireyin ruhsal kırılganlığını düşünürsek, bu tarz durumlar çok daha derin izler bırakabiliyor.

Peki, çözüm ne? İlk adım, görmezden gelmemek. “Çocuklar arasında olur” dememek. Her çocuğu önemsemek. Okullarda duyarlılık eğitimleri, akran destek programları, rehberlik hizmetlerinin güçlendirilmesi gibi çözümlerin yanında, evde ailenin davranışlarını geliştirilmesi de en az bunun kadar önemli. Çocuklar, en çok gördüklerini öğrenir. Aile içinde saygı, sevgi ve anlayış varsa çocuk da dışarıya bunu yansıtır. Önemli olan güvende hissetmelerini sağlamaktır. Onlara duygularını ifade edebilecekleri bir alan sunmak, dinlemek ve gerektiğinde yanlarında olduğumuzu göstermek bazen en etkili müdahaledir.

Akran zorbalığı, sadece birkaç çocuğun yaşadığı bireysel bir sorun değil; bir toplumun geleceğini etkileyen ciddi bir meseledir. Özgüveni zedelenmiş, kendini değersiz hisseden bir çocuk, ileride hayata da aynı pencereden bakar. Pencereleri hep aydınlığa, güzelliklere bakan nesiller yetiştirmek dileğiyle ….

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top