Hohoy! Gün yine bu kadar hızlı nereye gidiyor böyle? Bir bakıyorsun burada, sonra bir bakıyorsun kaybolmuş gitmiş. Hm! Hm!
Küçük uğurböceği, güneşin; dağların arkasında kaybolup kendini gecenin karanlığına ve serinliğine bırakışını izledi. Esen soğuk rüzgârın vücuduna hemen işlediğini hissetti. Hemen kendini sallayarak ısıttı. Ama sadece birazcık ısınabildi.
“Ne oluyor orada?” diye homurdandı. “Güneş neden bu kadar erken kayboldu? Bence günler gitgide kısalıyor. Hayır, bunu anlamıyorum bir türlü. Bence mevsim uzun zaman sürse hatta bir ömür boyu olsa harika olmaz mıydı?”
“Sen yaz mevsiminden bahsediyorsun” diye cevapladı sonbahar çiğdemi, taç yapraklarını sarkıtarak. Sonbahar çiğdemi o kadar güzeldi ki, küçük bir böceğin ömrü boyunca karşılaştığı tüm çiçeklerden farklı kokan, mor renkte hoş bir çiçekti. Fakat, diğer çiçekler gibi tatlı değildi; hatta böcekleri kovacak kadar da acıydı. Aslında bu bir koku da değildi. Garip.
Uğurböceği başını salladı. “Evet, yaz mevsimi güzel, eşsiz, harika ve…”
“Ve geçici,” diyerek sözünü kesti sonbahar çiğdemi. “Artık bitti.”
“Bitti mi? Ne demek istiyorsun?” dedi küçük uğurböceği korkarak. “Bir mevsim nasıl bitebilir ki? Öyle hemencecik?”
“Bitti demek, bitti gitti, kayboldu, yok oldu işte. Seç bunlardan birini!” Sonbahar çiğdemi güldü, hayır hayır biraz sırıttı. “Ama bunu herkes bilir ki!”
“Evet, tabii, elbette” diye mırıldandı küçük uğur böceği. “Ben… şey… sadece söylemek istedim. Ve…” Başka bir şey de bilmiyordu. “Bence yaz mevsimi kaybolamaz. Çiçekler açtığı sürece olmaz.”
Bir çiçek gibi kokmayan bu yabancı sonbahar çiğdemi yine güldü.
“Yanılmıyorsan tabii! Evet, ben bir çiçeğim ve benimle başlayıp adını benden alan bir mevsimin sembolüyüm.”
“Peki senin adın ne?” diye sordu küçük uğurböceği, her ne kadar bu onu artık hiç ilgilendirmese de sadece nazik olmak istemişti.
“Sonbahar çiğdemi tabii” diye cevapladı çiçekcik, gururlu bir sesle. “Ben, adını benim adımdan alan bu yeni mevsimin başlangıcıyım.”
“Sonbahar çiğdemi mevsimi mi? Haha!” Şimdi de gülen küçük uğurböceği oldu. Çiçek çok komikti. Haha! “Bence daha çok güneş senden ve senin mevsiminden kaçıyor gibi. Ne garip bir mevsim bu böyle. Gerçekten çok garip.”
Tuhaf isimli ve farklı kokulu sonbahar çiğdemi suskunlaştı. Kırılmıştı.
Küçük uğurböceği, bir süre daha kıkırdadıktan sonra hemen kanatlarını açtı ve vızıldayarak, tanıdık, onun dünyasına ait yani yaz mevsiminin kokusunu taşıyan çiçekleri aramak için uçtu gitti. Acele etmesi gerekiyordu çünkü hava kararmış ve gerçekten çok soğumuştu.
Yazar: Elke Bräunling
Çevirmen: Nüseybe Hilal Zorlu
Düzeltmen: Semanur Selçuk
Kaynak Metin: (Çevrimiçi) https://www.elkeskindergeschichten.de/2023/08/26/der-kleine-marienkaefer-und-die-herbstzeitlose/, 20.09.2025.