Hayaletlerin Gecesi

“Biraz korkuyorum,” dedi Rebecca. Büyükannesinin eline sıkıca yapışmıştı.

“Korkmana gerek yok canım,” dedi büyükannesi gülümseyerek. “Onlar da bizim gibi iyi ve normal insanlar. Bizden tek farkları onların öbür tarafta olması.”

Bugün yılın özel bir gecesiydi. Büyükannenin mezarlığa gittiği özel bir gece. Bu nadide gecede ölenler yaşayanların dünyasına geçerlerdi. Büyükanneye gelince; o ölülerle konuşma yeteneğine sahipti. Onları cesaretlendirir, ailelerinden haber getirirdi.

“Kocaman kız oldun artık,” dedi büyükanne. “Benim görevimi devralmanın zamanı geldi. Büyükannem de bana bu görevi ben on yaşındayken vermişti.”

Rebecca büyük demir kapıdan sisle kaplı mezarlığa girerken sessizce başını salladı. Hava buz gibiydi, ceketinin fermuarını boğazına kadar çekti. Zifiri karanlıkta göz gözü görmüyordu. Bir yerde bir baykuş ötüyordu. Sık yapraklı şimşir çitin arkasında bir şey koşuyordu.

“Ürkütücü bir film gibi,” diye mırıldandı Rebecca.

Büyükanne güldü. “Korkmana gerek yok. Mezarlıklar korkulacak yerler değillerdir. Sadece biraz kederli yerlerdir. Keder ise kimi zaman güzel bir şeydir; çünkü büyük kederlerin olduğu yerde daha önce büyük sevgiler yaşanmıştır.”

Rebecca büyükannesinin sözlerini düşündü. “Büyükannemin bu sözlerini ancak yetişkinler anlayabilir,” dedi içinden. Ya da büyükanneler.

Köşeyi döndükten sonra sarmaşıklarla kaplı bir duvara yaklaştılar. Büyükanne Rebecca’nın duvara tırmanmasına yardım etti. Ardından, kocaman çantasını duvarın üstüne bıraktı.

Çantasından; bir şişe sıcak kakao, bir saklama kabından sandviç ve bir poşet dilimlenmiş elma çıkardı. Atıştırmalıklar olmadan hayaletler gecesinin tadı olur muydu hiç!

Bir süre orada oturdular, sıcak kakaolarını yudumladılar ve sisin sardığı mezarlığı izlediler.

Rebecca derinden gelen bir sesle irkildi.

“Merhaba? Selam size!” diyerek, gecenin karanlığını yaran, bembeyaz bir hayalet onlara doğru geldi. Yaklaştıkça, Rebecca gelenin yaşlı bir adam olduğunu gördü. Bastona dayanmış adamın şapkası bile görünüşünün geri kalanı kadar solgundu.

“Merhaba, bugün ilk gelen sizsiniz!” Büyükanne kollarını öne doğru uzatarak adamı selamladı, “Size nasıl yardımcı olabilirim?”

“Oğlum hangi parayla geçiniyor bilmiyorum. O, üniversite okuyor ve geçim sıkıntısı çekiyor. Zor günler için biraz param vardı fakat paranın yerini bilmiyor.” Yaşlı adam alçak sesle anlatıyordu.

Büyükanne eliyle çantasını işaret etti. Rebecca duvara sıçrayıp büyükannesinin çantasından not defteriyle kalem aldı.

Aceleyle adamın adını, ölmeden önce yaşadığı yeri ve oğlunun adını not etti. Bir sonraki satıra, paranın, ön kapının üç adım sağında, gevşek bir döşeme tahtasının altında saklı olduğunu yazdı.

Adam minnetle her ikisine de teşekkür etmek için elini uzattı.

Rebecca adamın elini sıkarken ölü bir balığa dokunmuş gibi hissetti. Yine de hiçbir şey belli etmedi. Neşeyle sisin içine geri dönen hayaletin ardından bakakalmıştı.

“İyi bir başlangıç!” dedi büyükanne ellerini memnuniyetle çırparak. “Şimdi biraz sandviçi hak ettik.”

Hâlâ ortalık kapkaranlıktı ancak ağaçların üst dallarında gün ışığı zerreleri belirmeye başlıyordu. Rebecca ürperdi, ceketinin kollarını ellerinin üzerine çekti.

Sisin içinde başka bir hayalet ortaya çıktı. Bu sefer gelen bir kadındı. Ondan önce gelen adam kadar beyaz olsa da onun kadar yaşlı değildi.

“Lütfen yaklaşın, nasıl yardımcı olabilirim? Mesajınızı iletmemi istediğiniz biri var mı?” diye içtenlikle sordu büyükanne.

“Aman efendim teşekkür ederim,” dedi kadın saygıyla. “Bu dünyada kimsem kalmadı. Fakat ben harika bir kitap yazdım ve onu kimse okuyamadı. Rica etsem, bu konuda yardım eder misiniz?”

“Vay, bu farklı bir talep,” dedi büyükanne ve Rebecca’ya yazmasını işaret etti.

“Evimin boş olduğuna eminim fakat yazdıklarım bankada bir kasada duruyor. Bakın, ben ancak onu alıp okursanız huzur bulabilirim. Bu benim için her şeyden önemli. Dolabın şifresi ‘ay tutulması.’”

Dizlerinin üzerinde duran defteri işaret eden Rebecca gülümseyerek, “Not ettim,” dedi.

Hayalet kadın gülümsedi, “Harikasınız!”

“Büyükanne tatlı bir tebessümle bakışlarını torunundan kadına çevirdi. Hayalet kadın, salına salına yürüyerek sisin içinde kaybolurken büyükanne şöyle dedi: “Görüyor musun Rebecca, mezarlıklarda korkulacak bir şey yok. Burada tıpkı bizim gibi dilekleri, özlemleri ve endişeleri olan sevgi dolu insanlar var.”

Rebecca başını salladı. Büyükannenin omzunun üzerinden gördüğü kadarıyla sisin içinden başka bir hayalet çıktı.

“Bugün buradaki insan trafiği bir otobüs durağındakinden de fazla,” dedi büyükanne Rebecca’ya dönüp. Ardından hayaleti selamladı.

Yaşlı hayaletse selam vermeye bile zahmet etmeden, “Köpeğimi gördünüz mü?” diye sordu aceleyle. Daha önce gelen iki hayalet gibi bembeyaz ve yarı saydamdı. Rebecca adamın en az 120 yaşında olduğunu düşündü.

“Maalesef, görmedik. Fakat biraz daha bilgi verirseniz, size daha iyi yardımcı olabiliriz,” dedi büyükanne.

“Ben buraya geleli uzun zaman olmadı. Ölmeden önce köpeğimi sevgi dolu bir aileye de veremedim. Şimdi nerede, ne yapıyor kim bilir. Lütfen bana yardım edin, onun emin ellerde olmasını istiyorum!”

Rebecca heyecandan kalemin arkasını çiğniyordu. “Köpeğinizin adı ne?” diye sordu.

Hayalet adam, “Adı Finny,”dedi. “Yorkshire Terrier ırkından olan bu köpek, genç olmasa da son derece sevgi dolu ve uysal bir köpektir. Üstelik tuvalet eğitimi de var.”

Rebecca bu konunun adam için ne kadar önemli olduğunu hissediyordu.

Adamın adını ve daha önce nerede yaşadığını sordu. Cevapları defterine dikkatle yazdı.

Büyükanne gülümseyerek “Söz veriyorum onu bulmaya çalışacağız,” dedi.

Adam rahatlamış görünüyordu. Başını salladı, arkasını döndü ve gitti.

Büyükanne içini çekerek, “zavallı adam” dedi. Sıcak kakaosundan bir yudum daha aldı.

“Zavallı köpek!” diye ekledi Rebecca. Yazı yazarken buz gibi olan parmaklarını sıcak kakao bardağına dolayıp ısıttı. Yavaşça gökyüzüne baktığında göğün, koyu siyahtan, koyu maviye döndüğünü gördü. Çakıllı patikadan bir kedi hızla geçti. Kedinin ardından, sisin içinden beliren bir başka hayalet ziyaretçi, yine onlara doğru geliyordu…

Hayaletler ardı ardına gelip gitmeye devam etti. Gelenler acılarını dile getirdiler, geride bıraktıkları sevdikleri için sevgi dolu mesajlar ilettiler. Kimileri ise kendileri ile öte tarafa giden sırlarını bir bir anlattı. Rebecca her şeyi özenle yazdı. Ara sıra ya bardağından sıcak kakao yudumluyor ya da ağzına bir parça ekmek atıyordu. Her ziyaretin sonunda Rebecca için mezarlık ve hayaletler ürkütücülüğünü kaybediyordu. Aslında mezarlıkta hayaletlerle olmanın korkacak yanı yoktu.

Büyükannesinin dediği gibi, onlar sadece son bir arzuları olan sevgi dolu insanlardı. Büyükannesiyle kendisi ise dünyalar arası telefon gibiydiler.

Sis yavaşça dağılmaya başlayıp güneşin ilk ışıkları yüksek şimşir çitin ardından belirdiğinde, büyükanne eşyalarını topladı ve özenle deri çantasına yerleştirdi.

“Evet Rebecca, bu yılki görevimizin sonuna geldik,” dedi. Ellerini beline koyup etrafa bakındı. Görünürde bir hayalet yoktu.

Büyükanne eşyaları yerleştirilip çantasını omuzlayınca çıkışa doğru yola koyuldular. Güneş ışıkları, mezar taşları ile çevresindeki ağaçların yüksek dallarını aydınlatırken, bitkilerin üzerinde çiy taneleri parıldarken, Rebecca şimdiden gelecek yılı dört gözle bekliyordu. İnsanlara yardım etmek harika bir şeydi. Hayalet olsalar bile!

“Eve dönerken hayvan barınağına da uğrayabilir miyiz?” diyen Rebecca kocaman açtığı gözlerini büyükannesine çevirdi.

Büyükanne gülümsedi.

“Belki de biri Finny’i oraya bırakmıştır. Lütfen Büyükanne!”

Sonunda büyükanne pes edip başını salladı. Rebecca aklına bir şey koyduysa asla vazgeçmezdi. Rebecca sevinçle zıpladı. Arabaya doğru neşe saçarak koşuyordu.

Otoparktan çıkınca dönüp ardına baktı. Mezarlık güneş ışığıyla bezenmiş bu hâliyle normal bir mezarlığa benziyordu. Burada gece boyu yaşadıklarını belli eden hiçbir şey yoktu.

Rebecca yüzünde kocaman bir gülümsemeyle şöyle dedi: “Seneye görüşürüz!”

Yazar: Inken Krüger

Almancadan Türkçeye Çeviren: Burcu Uğur

Düzeltmen: Semanur Öztürk

Kayak Metin: (Çevrimiçi) https://zwergenstark.de/die-nacht-der-geister/ , 10.11.2023

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top