Galen, okula gitmeden önce her sabah oturma odalarındaki kitaplığın önünde dikilirdi. Bakışlarını bir kitaba odaklardı. Kitabın adı “Var olan En Muhteşem Kaşif”ti. En üst rafta duruyordu. Üzgün hissettiği zamanlarda annesi ona hep bu kitabı okurdu. Ve son günlerde Galen hep üzgün hissediyordu.
Kitaba gözlerini diker, üst rafa ulaşmanın ve kitabı oradan kurtarmanın bir yolunu bulmaya çalışırdı. Yardım etmesi için babasına sormayı düşünmüştü ama babası genelde hep ofisinde vakit geçirirdi. Bu yüzden yalnız başınaydı ve Galen için bu bir sorun değildi. Bunu, üstesinden gelmesi gereken bir zorluk olarak görüyordu. Bu görev Galen’in sınavıydı.
Okuldayken planlar kurar eve gelince hemen gerçekleştirirdi. İlk olarak evdeki merdiveni kullanmayı düşündü. Merdiven depoda duruyordu. Bu planın işe yarayacağından emindi. Bu yüzden, eve gider gitmez hemen planını uygulamaya koydu.
Sırt çantasını oturma odasındaki koltuğa fırlattı ve depoya koştu. İşte merdiven orada duruyordu. Planın başarılı olup olmayacağı bu merdivene bağlıydı. Elleriyle merdiveni kavradı ve taşımaya çalıştı. Ve o anda planın başarısız olacağını anladı. Merdiven, Galen’in depodan oturma odasına kadar taşıması için fazla ağırdı. Plan işe yaramayacaktı. Bu sebeple, mağlup olmuş bir şekilde depodan çıkıp odasına geri gitti. Planlarını yazdığı not defterini çıkardı ve merdiven kullanmak maddesinin üzerini çizdi. O gece, işe yarayacak bir plan bulacağına dair kararlı bir şekilde yatmaya gitti.
Bir sonraki planı, annesinin eski trambolinini kullanmaktı. O trambolini kullanmak, en yükseğe zıplamasını, üst rafa ulaşmasını ve kitabı alıp yere inmesini sağlayacaktı. Trambolini rafların önüne çekti. Bir tavana bir tramboline baktı durdu. Tıpkı bir önceki plan gibi, bunun da işe yaramayacağını anlayana kadar bu hareketi dört, beş kez tekrarladı. Çok yükseğe zıplayarak tavanı delip geçeceğinden endişeleniyordu. Dolayısıyla tekrardan planlama aşamasına döndü.
Günler geçtikçe Galen yeni planlar üretiyordu. Planlarından bazıları sandalyeleri üst üste yığarak merdiven yapmak, kitabı yakalaması için bir çengel yapmak ve paspas ile süpürgenin saplarını birbirlerine bantlayarak kitabı raftan aşağı doğru itelemekti. Ama bu planlar işe yarıyormuş gibi görünmüyordu. Başarısız paspas ve süpürge planından sonra da yeni planlar üretebilmek için o gece geç saatlere kadar ayakta kaldı. Nihayet ertesi gün için yeni bir plan yapabildi. İçgüdüsel olarak bu planın işe yarayacağını düşünmüştü.
Ertesi sabah planını erkenden hayata geçirmeye karar verdi. Günlerden cumartesiydi o yüzden istediği kadar boş zamanı vardı. Diğerlerinden çok daha fazla başarı oranı olan yeni planı, en üst rafa kadar ulaşıp kitabı alana kadar tırmanmaktı. Raflara tırmanmanın zor olacağını düşünmemişti. Yalnızca, düşmemek için kenarlara sıkıca tutunması gerekiyordu o kadar. Kitabı aldığında aşağı inmek zor olacaktı. Bu yüzden atlamaya karar vermişti. Sadece, yumuşak bir iniş noktasına ihtiyacı vardı. Misafir yatak odasına koşarak şilteleri çıkardı. Sonra, emin olabilmek için odasına koşup kendi yatağının şiltesini de çıkardı ve rafların önüne yerleştirdi. Sonunda hazırdı.
Derince bir nefes aldı ve üst rafa doğru tırmanmaya başladı. Tahmin ettiği gibi basit bir tırmanış değildi bu. Elleri ve ayak parmaklarıyla köşelere tutunmak çok zordu. Elleri de ayak parmakları da acımaya başladı. Neredeyse ellerini bırakmak üzereydi ve bu da planının sona ereceğini işaret ediyordu. Yavaşça tutunduğu yeri bırakırken gözlerini kapattı. Tam bırakacaktı ki birisi onu tuttu ve havaya kaldırdı. Galen vücudunun yukarı doğru hareket ettiğini hissetti. Gözlerini açtı ve büyük bir şevkle istediği kitapla şimdi karşı karşıya olduğunu gördü. Kitabı aldı ve sıkı sıkı tuttu. Kollarını kavuşturarak kitabı göğsüne bastırdı. Ve sonra yeniden yavaşça yere indirildi.
Bu zorluğun üstesinden gelmesi için ona yardım eden dostun kim olduğunu merak ederek arkasını döndü Galen. Ve o kişinin babası olduğunu görünce çok şaşırdı. Sessizce olduğu yerde durdu. Babası, Galen ’in saçlarını karıştırdı ve ofisine doğru yürümeye başladı. Babasını ofisine kadar takip etti Galen. Mutfağın karşısındaki odaydı ofisi.
Galen kapının yanında durdu. Babası kapıyı tam kapatmamıştı bu yüzden biraz aralıktı. Daha önce hiç babasının ofisine girmemiş ve gerçekten hiç babasına yakın hissetmemişti. Her zaman, babası ofisinde vakit geçirirken annesinin onunla vakit geçirdiğini hatırlardı. Ama şimdi, annesi gitmişti.
Bir tarafı babasının üzgün olduğunu biliyordu. Biliyordu, çünkü kendisi de üzgündü. Bazı günler yatağın içine girip ağlardı, çünkü annesini çok özlüyordu. Babasının da onu özlediğini biliyordu.
Kitabı sıkı sıkı tuttu, derin bir nefes aldı ve kapıyı tıklattı. Henüz babası bir şey diyemeden içeri girdi. Babası, masasının arkasındaki sandalyede oturuyordu. Galen sadece sessizce durdu. Babası ona gülümsedi ama gözleri üzgün görünüyordu. Elini uzattı. Galen yaklaştı ve elindeki kitabı babasına verdi.
Babası kitabın kapağına baktı. Başlıktaki harfler ışıltılıydı. Başlığın altında ise yazarın adı yazıyordu. Ve bu Galen’in annesinin adıydı. Babasının gözlerinden yaşlar aktı. Çabucak gözyaşlarını gömleğinin koluna sildi ve kitabı masanın üzerine bıraktı. Galen’i kaldırıp kendi sandalyesinin yanındaki sandalyeye oturttu. Kitabı aldı, Galen ’e gülümsedi ve yüksek sesle okumaya başladı.
Babası kitabı okudukça, Galen annesi de oradaymış ve hikâyeyi onlarla birlikte dinliyormuş gibi hissetti. İster istemez gülümsedi. Kalbinin derinliklerinde biliyordu ki, annesi her zaman onlarla birlikte olacaktı.
Yazar: Glenn Francis F. Faelnar
İngilizceden Türkçeye Çeviren: Nisanur Pişkin
Düzeltmen: Semanur Öztürk
Kaynak Metin: (Çevrimiçi) https://www.storyberries.com/short-stories-for-kids-the-book-on-the-top-shelf-bedtime-stories/, 29.04.2024