2. Sayı Öyküler

Boş Boğaz ile Çirkin Kız

Ocak ayında bir Perşembe öğleden sonra geldiler Matt Donaghy’yi götürmeye. Westchester’daki Rocky River Lisesi’nin 220 no’lu sınıfına beşinci derste Matt etütteyken girdiler. Matt üç arkadaşıyla -Russ, Stacey ve Skeet- sınıfın arka tarafında sıraları daire biçiminde birleştirmiş alçak sesle, kendisinin Edgar Allen Poe’nun bir kısa öyküsünden uyarladığı tek perdelik oyun üzerinde çalışıyordu; dördü okul çıkışında Tiyatro Kulübü’nde kulüp üyelerine ve danışman öğretmenleri Bay Weinberg’e William Wilson: Bir Kimlik Yanlışı oyununu okuyacaklardı. Rastlantı bu ya, Rocky River Lisesi’nde İngilizce […]

Dört Göz

Anya alnını cama dayamış, çocuk odasının penceresinden dışarıya bakıyordu. Gözlerini, yavaşça aşağı doğru süzülen kar taneciklerine dikmişti. Kar taneleri lapa lapa, bembeyaz ve oynaşarak yere süzülüyordu. Küçük arka bahçelerindeki çam ağaçları, sanki ince bir pudra şekeri tabakasıyla örtülmüştü. Çimenler ve bahçeyi çevreleyen çıplak çitler de bundan nasibini almıştı. Bahçeleri parlak gün ışığında o kadar güzel

Sihirli Anahtar

            Bu cuma günü de tıpkı diğer okul günlerinde olduğu gibi, Mösyö Marcel kızı Paula ile asansöre bindi. Beşinci kattan doğruca arabasını park ettiği otoparka indiler. Mösyö Marcel sadece yedi adımda arabasına vardı ve her zamanki el hareketiyle arabanın kapısını açtı. Ancak bugün arabanın kapısını açarken birden ÇAT! diye gelen bir sesten sonra anahtar kırıldı.

Bay Kırmızı’nın Sihirli Küresi

Bay Kırmızı, tüm balıklar gibi bir balıktı. Sabahları hep erken kalkar ve işe gitmeden önce kahvaltısını yapardı. Gece saat 10’a kadar televizyon izler, yosun çayını içer ve ardından uyurdu. Bir cumartesi sabahı rutin hayatından biraz uzaklaşmak için evcil hayvan edinmeye karar verdi. Evinin hemen köşesindeki evcil hayvan dükkânına gitti. Yaşlı bir Japon Balığı olan yumuşak

Çöp Kutusu Meraklısı

Koleksiyoncu ailesinde, koleksiyonculuk nesilden nesle aktarılan bir gelenekti. Ailenin büyük büyük babası Hayri Koleksiyoncu, hayatı boyunca yüzlerce tablo biriktirmişti ve biriktirdiği tablolar şimdi onun ismini alan bir vakıfta sergileniyordu. Hilmi Koleksiyoncu adındaki dedelerinin ise egzotik böcekleri beslemeye karşı bir tutkusu vardı. Her gün (pazartesi günleri hariç) dedesi tarafından miras olarak bırakılan bu egzotik böcek kalıntıları,

Yolunu Kaybeden Güneş

Geçmişte, bir ülkenin üstünde sıcak ve altın renginde bir Güneş yaşardı. Bu Güneş’in de sıcacık ve altın renginde bir Güneş çocuğu vardı. Küçük Güneş’in adı Lambis’di ve her zaman sevinçle parlardı. Onun sayesinde herkes mutlu olur ve iyi vakit geçirirdi. Ta ki bir sorun olana kadar… Küçük Güneş, ufuk noktaları ve coğrafya derslerini hiç sevmezdi.

error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top